Teknoloji
Huawei Ar-Ge Buluşması Erzurum’da Gerçekleşti


Doğu ve Güneydoğu illerinde öğrenim gören öğrencilerin bilgi ve iletişim teknolojileri alanında kendilerini geliştirmelerine imkan sağlayan Huawei Ar-Ge Buluşması Programı, BTK Akademi iş birliğiyle, 28-29 Kasım tarihlerinde, Erzurum Teknik Üniversitesi ve Atatürk Üniversitesi’nde düzenlenen etkinliklerle devam etti.
Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu, Atatürk Üniversitesi, Erzurum Teknik Üniversitesi ve Huawei Türkiye iş birliğiyle gerçekleştirilen Ar-Ge Buluşması’na, iki günde toplam 500 öğrenci ve ilgili fakültelerin öğretim üyeleri katıldı.
Huawei, genç yeteneklerin Türkiye bilişim ekosistemine kazandırılması yönündeki faaliyetlerine hız kesmeden devam ediyor. Bu kapsamda hayata geçirilen ‘Huawei Ar-Ge Buluşması’ programları, 28-29 Kasım tarihlerinde, Erzurum Teknik Üniversitesi ve Atatürk Üniversitesi’nde düzenlenen etkinliklerle sürdü. Kamu, akademi, dernekler ve özel sektörleri bir araya getiren etkinlik kapsamında, 5G teknolojileri, yapay zeka, siber güvenlik, mobil servisler ve bulut bilişim gibi günümüzün ve geleceğin en önemli teknolojik başlıkları ele alındı.
Ar-Ge Buluşması kapsamında ayrıca, öğrencilere etkin CV hazırlama, Linkedin kullanımı, iletişim becerileri gibi alanlardaki farklı eğitimler, Huawei uzmanlarınca verildi.
Huawei Ar-Ge Buluşması; Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu İnsan Kaynakları ve Eğitim Dairesi Başkanı Mustafa Ermiş, Erzurum Teknik Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Bülent Çakmak, Atatürk Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Bülent Çavuşoğlu, Huawei Türkiye Ar-Ge Direktörü He Ming ve Huawei Türkiye Kamu ve Kurumsal İlişkiler Direktörü Ömer Faruk Şahin’in katılımıyla gerçekleşti.
Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu İnsan Kaynakları ve Eğitim Dairesi Başkanı Mustafa Ermiş konuşmasında şu ifadelere yer verdi, “BTK Akademi olarak bugüne kadar 348 eğitimi tüm halkımıza ücretsiz sunduk. 1.180.508 kişi eğitimlerimizi tamamlayarak sertifikalarını aldı. BTK Akademi’den alınan sertifikaların, iş bulma ve kariyerlerinde ilerleme konularında öğrencilere büyük bir referans kaynağı olduğunu görmek bizim için gurur verici. Yalnızca çevrim içi eğitimlerimizle değil, bilişim sektörünün önemli paydaşlarıyla gerçekleştirdiğimiz yarışma ve etkinliklerle de öğrencilerimizin yanında olmaya devam ediyoruz. Ayrıca BTK Akademi mobil uygulamamızı hayata geçirdik. 2,5 milyon kullanıcı, 296 konu başlığı ve 150 bin dakikadan oluşan eğitimlerle, Türkiye’nin yerli ve milli en büyük çevrim içi eğitim portalı olma özelliğini taşıyoruz. Huawei ile birlikte üçüncüsünü düzenlediğimiz Kodlama Maratonu’nda, 30 öğrenci bulut bilişim ve yapay zekâ alanında uygulamalar geliştirdi. Dereceye giren öğrenciler bilgisayar ödülleri kazandı. Doğu ve Güneydoğu illerini kapsayan Ar-Ge buluşmalarının dördüncüsünü, iki gün süren bir etkinlikle Huawei ile birlikte Erzurum’da düzenliyoruz. Bu kapsamda, etkinliğe katılan öğrencilerimiz başta olmak üzere, Atatürk Üniversitesi ve Erzurum Teknik Üniversitesi’ne ev sahiplikleri için, ayrıca yaklaşık dört yıldır bizimle olan iş birlikleri nedeniyle Huawei Türkiye ekibine teşekkür ederim.”
Erzurum Teknik Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Bülent Çakmak ise konuşmasında, “Huawei ve BTK Akademi’nin, genç yeteneklerin Türkiye bilişim sektörüne kazandırılması yönündeki faaliyetlerini bizler de yakından takip ediyoruz. Bu kapsamda, Erzurum Teknik Üniversitesi olarak 2024 Huawei Bilişim Akademisi yarışmalarından dört ödülle dönmenin mutluluğunu yaşıyoruz. Bu yıl yarışmalara toplam 780 başvuru aldık ve 500 kişinin katılımı gerçekleşti” dedi.
Atatürk Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Bülent Çavuşoğlu konuşmasında, “Huawei’in eğitimlerini okullarımızda entegre ederek bilişim yarışmalarına katılım sağlıyoruz. Bu etkinliğin Erzurum’a, öğrencilerimizin ayağına kadar getirilmiş olması bizim için büyük bir değer taşıyor. Türkiye’nin dijital dönüşümüne katkı sağlamak adına Huawei’in burada gerçekleştirdiği bu buluşma, teknolojik yetkinliklerin ülke genelinde yaygınlaşması açısından son derece önemli bir adım. Huawei’in düzenlediği bu etkinlik, yeni yetenekleri keşfetme ve onları daha da geliştirme konusunda değerli bir yapılandırma sunuyor. ‘Türkiye Yüzyılı’ vizyonu doğrultusunda, ülkemizin dijital dönüşümünü desteklemek ve nitelikli yazılımcılar yetiştirmek gibi ortak amaçlar etrafında, BTK ve Huawei ile iş birliği yapmaktan büyük bir memnuniyet duyuyoruz. Bu tür projeler, gençlerimize yeni fırsatlar sunarak hem bireysel hem de ulusal anlamda güçlü bir teknoloji altyapısının oluşturulmasına katkı sağlıyor” dedi.
Huawei Türkiye Ar-Ge Direktörü He Ming yaptığı değerlendirmede, “Huawei olarak geçtiğimiz 22 yılda Türkiye’nin dijitalleşme yolculuğunun her adımına şahit olduk. ‘Türkiye’de, Türkiye İçin’ vizyonumuzla yirmi yılı aşkın süredir Türkiye’nin dijital dönüşümüne katkı sağlamaya devam ediyoruz. Bu bağlamda, yapay zeka, 5G ve Huawei Mobil Servisleri’nin yanı sıra, 2023 yılında duyurduğumuz bulut platformumuz Huawei Cloud ile Türkiye’nin bilişim altyapısına katkıda bulunmak için kararlı bir şekilde çalışıyoruz. Bugün burada, bilişim yeteneklerini yetiştirmeye yönelik çalışmalarımızın en değerli uygulamalarından biri olan Huawei Ar-Ge buluşmasını başarıyla tamamlanmış olmasından büyük onur duyuyoruz. Bu vesileyle BTK Akademi’ye, Atatürk Üniversitesi’ne, Erzurum Teknik Üniversitesi’ne ve öğrencilerimiz de dahil olmak üzere, sahada görev alan ve bu projede yer alan herkese yakın iş birlikleri ve önemli katkılarından dolayı teşekkür ederim” dedi.
Huawei Ar-Ge buluşması sonunda Atatürk Üniversitesi ve Erzurum Teknik Üniversitesi Huawei öğrenci elçilerine HSD sertifikası takdim edilirken, etkinliğe katılan öğrenciler de merak ettikleri konuları bilişim dünyasının uzmanları ile bire bir tartışma fırsatı buldular.
Cep Telefonu
Samsung teknolojileriyle gastronomi deneyimi Seoul Kitchen’da


Teknoloji devi Samsung, benzersiz bir gastronomi deneyimi yaşatıyor. Kore mutfağının özgün tatlarını modern bir bakış açısıyla sunan Seoul Kitchen, Samsung’un yenilikçi teknolojileriyle müşterilerine menü ve sipariş süreçlerinde uçtan uca dijital olarak hizmet veriyor. Restoranda, ikonik katlanabilir tasarımıyla öne çıkan Galaxy Z Fold7 cihazlar dijital menüye dönüşüyor, karaoke alanında ise eğlencenin keyfi Samsung’un 2025 OLED TV’lerle artıyor.
Samsung yenilikçi teknolojileriyle gastronomi dünyasına da ilham veriyor. Kore kültürünü lezzet, müzik ve tasarım ekseninde sunarak İstanbullularla buluşturan Seoul Kitchen, Samsung teknolojileriyle misafirlerine çok yönlü bir lezzet deneyimi vadediyor. Türkiye’de tamamen dijital servis altyapısına sahip ilk restoran olan Seoul Kitchen, misafirlere teknolojiyle iç içe bir gastronomi deneyimi sunuyor. Ayrıca restoran içerisinde kurulan özel deneyim alanında da misafirler Samsung’un en yeni teknoloji ürünlerini deneyimleyebiliyor.
Siparişler, katlanabilir formuyla öne çıkan Galaxy Z Fold7 ile veriliyor
Restoranın menü ve sipariş süreçleri tamamen dijital olarak yürütülüyor; misafirler tüm süreçleri Samsung teknolojisiyle donatılmış inovatif ekranlarla yönetiyor. Dijital menüler Samsung’un yapay zekâ destekli yeni amiral gemisi Galaxy Z Fold7 cihazlarla destekleniyor. Ultra akıllı telefonlardaki üstün performansı ve deneyimi sunan Galaxy Z Fold serisi, açıldığında ortaya çıkan daha büyük ve daha sürükleyici ekranıyla yeni bir verimlilik ve üretkenlik seviyesi sunuyor. Seri, katlanabilir forma göre optimize edilmiş akıllı ve çok boyutlu yapay zekâ araçlarıyla da akıcı ve sürükleyici bir deneyim vadediyor.
Swallet kullanıcılarına ücretsiz tatlı ikramı
Samsung’un kullanıcılarına yeni nesil cüzdan deneyimi sunun Swallet uygulması da Seoul Kitchen’da sunulan teknolojik restoran deneyiminin bir parçası. Samsung Swallet cüzdanını indirip, kayıt olan müşteriler ücretsiz Çilekli Bing Su tatlısının keyfini çıkartabiliyor.
Samsung OLED TV serisi ile çok boyutlu bir eğlence deneyimi
Mekânda yer alan ve misafirleri Seul’ün enerjik gece hayatına davet eden karaoke alanı, Samsung’un yeni amiral gemisi 2025 OLED TV serisinin amiral gemisi S95F’in de bulunduğu Samsung TV’ler ile destekleniyor. Yeni OLED serisi Samsung’un OLED ekran teknolojisiyle yüksek kontrast değerleri sağlıyor. Quantum Dot destekli OLED paneller, renk parlaklığını artırarak içeriklerde fark yaratıyor. %100 renk hacmi desteği ile geniş renk yelpazesi sunan OLED TV serisi, yapay zekâ özellikleriyle de eğlenceyi kişiselleştiriyor. Yapay zekâ görüntü yükseltme özelliği, düşük çözünürlüklü içerikleri optimize ederken, sahneye göre parlaklık ve kontrast ayarlarını anlık olarak düzenliyor. İnce ve yalın tasarımıyla Samsung TV’ler Seoul Kitchen misafirlerine üstün ses ve görüntü performansıyla çok boyutlu bir eğlence deneyimi sunuyor.
Teknoloji
Azerion ve Huawei yapay zekâ uygulamalarında güçlerini birleştirdi


Azerion, Türkiye’nin yapay zekâ ekosistemini güçlendirmeyi ve bölgesel etki alanını genişletilmeyi hedefleyen bir etkinlik düzenledi. Etkinlikte Huawei ile Azerion arasındaki stratejik iş birliğinin artan önemi vurgulandı.
Avrupa’nın önde gelen dijital reklam ve eğlence medya platformlarından biri olan Azerion, teknoloji devi Huawei ile birlikte İstanbul’da “Yapay Zekânın Bugünle Buluşup Geleceği Şekillendirdiği Nokta” başlıklı etkinliği gerçekleştirdi. Gerçek dünyadaki yapay zekâ uygulamalarını hızlandırmak için güçlerini birleştiren Azerion ve Huawei, yapay zekânın günümüz iş dünyasını nasıl dönüştürdüğünü ve farklı sektörlerdeki uygulama alanlarını ele aldı.
Sektör liderlerini, iş ortaklarını ve teknoloji uzmanlarını bir araya getiren etkinlik, yapay zekânın modern iş dünyasındaki dönüştürücü gücünü ve geleceğe yönelik sunduğu fırsatları ön plana çıkardı. Etkinlik aynı zamanda Azerion ve Huawei arasındaki stratejik iş birliğinin giderek güçlendiğini de bir kez daha gösterdi.
16 ülkede faaliyet gösteren Azerion, Türkiye’nin yapay zekâ ekosistemini desteklemek ve bölgesel erişimini genişletmek amacıyla düzenlenen etkinlikte, veri odaklı reklam teknolojilerini ve içerik platformlarını tanıttı.
Yapay zekâ artık bir iş zorunluluğu
Yoğun ilgi gören ekinlikte, geliştirme sürelerini kısaltan ve yapay zekâ projelerinin daha hızlı devreye alınmasını sağlayan son teknolojik gelişmeler paylaşıldı.
Azerion Türkiye Ülke Müdürü Pelin Akın, konuşmasında şunları söyledi; “Verinin gücünü yaratıcılıkla birleştirerek hem markalar hem de kullanıcılar için daha akıllı ve etkili deneyimler tasarlıyoruz. Yapay zekânın artık bir iş zorunluluğu haline geldiğini kabul etmeli ve buna göre hareket etmeliyiz. Yapay zekâ artık “geleceğin konsepti” değil, her ölçekteki kurum için operasyonel bir gereklilik haline geldi. Bu nedenle yapay zekâ projelerinin uygulanma süreçlerini hızlandırmak büyük önem taşıyor. Azerion olarak, değer yaratma sürecini kısaltan modüler mimarileri ve bulut tabanlı sistemleri geliştirmeye, yerel pazara uygun çözümlere öncelik vererek pazardaki konumumuzu güçlendirmeye devam edeceğiz.”
Teknoloji
Siber Güvenlikte Yeni Odak Noktası: Baskı Altyapılarının Güçlenmesi


Canon Avrupa EMEA Ürün, Bilgi Güvenliği ve Küresel Olay Müdahale Kıdemli Direktörü Quentyn Taylor, baskı altyapısının siber güvenlikteki kritik rolünü ele alıyor; yazıcıların işletmeler için potansiyel bir zayıf halka haline gelmemesi adına yapay zekâ destekli, katmanlı ve entegre güvenlik çözümlerinin önemini vurguluyor.
İşletmelerin dijital çevresi, çalışma biçimleri ve davranışlarıyla uyum içinde genişlemeye ve sürekli gelişmeye devam ediyor. Çalışanlar artık iş sistemlerine her zamankinden daha esnek biçimlerde erişiyor; bu da verilerin geleneksel güvenlik sınırlarının ötesine geçip farklı kişisel cihazlara yayıldıkça görünürlüğünü kritik bir konu hâline getiriyor. Sonuç olarak, veriler artık her zamankinden daha fazla risk altında bulunuyor.
Bu dinamik ortam, bir işletmenin altyapısındaki her noktada güvenliğin güçlendirilmesi gerektiğini gösteriyor. Bir tehdit gibi görünmeyen baskı altyapısı ise, bu resimde çoğu zaman göz ardı ediliyor. Oysa geçtiğimiz yıl işletmelerin yüzde 56’sı, yazıcılar üzerinden en az bir veri kaybı yaşadığını bildirdi.
Siber güvenlik her geçen gün daha sofistike hâle gelirken, saldırganların tüm sisteme erişmesi için hâlâ tek bir zayıf halka yeterli oluyor. İşte bu nedenle, baskının bu zincirde zayıf halka olmamasını sağlamak için işletmelerin donanım ve yazılımı sezgisel biçimde bir arada çalıştıran çözümlere öncelik vermesi gerekiyor. Ancak bu sayede kuruluşlar, BT güvenlik ekiplerine ihtiyaç duydukları anda gelişmiş görünürlük, kontrol ve en önemlisi iç huzuru sağlayabiliyor.
Saldırganlara açık bir kapı
Yazıcılar, bir işletmedeki bilgi akışının merkezinde yer alıyor ve bu konumlarıyla kötü niyetli kişiler için potansiyel giriş noktaları oluşturuyor. Baskı altyapısını güvence altına almamak, işletmenin arka kapısını açık bırakmakla eşdeğer bir güvenlik zafiyeti yaratıyor.
Üstelik günümüzde giderek daha fazla sayıda yazıcı internete bağlanabiliyor. Buna rağmen araştırmalar, işletmelerin yüzde 28’inin uzaktan baskı ortamını güvence altına almayı hâlâ en büyük güvenlik zorluğu olarak gördüğünü ortaya koyuyor. BT karar vericilerinin yalnızca yüzde 37’si sıfır güven mimarisini uyguladığını bildiriyor. Bu da baskı altyapısının güvenliği konusunda yapılması gereken çok şey olduğunu gösteriyor.
Yazıcılar, aynı zamanda fiziksel ve dijital dünyanın tam ortasında yer almasıyla da benzersiz bir konuma sahip. Bilgiler bir ortamdan diğerine geçtiğinde olası müdahale noktaları artıyor; dolayısıyla güvenlik riskleri de büyüyor. Bu nedenle yazıcıların, sistem erişimini koruyan ve bütünsel bilgi güvenliğini sağlayan güçlü bir savunma hattı gibi davranarak veriler için bir kale işlevi görmesi gerekiyor.
Çevreyi gözlem altında tutma
Çevre güvenliği ise kuruluşların karşı karşıya olduğu en büyük zorluklardan biri olmaya devam ediyor. Verilerin sistemler arasında nasıl hareket ettiğini etkili biçimde izleyemeyen işletmeler, doğru güvenlik önlemlerini uygulamakta ve kaynak kullanımını optimize etmekte zorlanıyor. Görünürlük sağlanmadığı sürece güvenlik stratejileri eksik kalıyor.
İzlenmesi gereken uç noktaların artması ve verilerin ağlar ile cihazlar arasında daha kolay hareket etmesi, güvenlik görünürlüğünü azaltıyor ve daha proaktif önlemler gerektiriyor. AB’nin Siber Dayanıklılık Yasası (Cyber Resilience Act) gibi yeni düzenlemeler, işletmelerin raporlama yükümlülüklerini artırdıkça güvenlik ekiplerinin hedeflerini de sürekli değiştiriyor. Sonuç olarak, kurumlar giderek daha fazla zamanı görünürlük sorunlarını çözmeye ayırıyor.
Bu noktada yapay zekâ, güvenlik yönetiminde yeni bir dönemi başlatıyor. BT ekiplerinin her noktayı manuel olarak izlemesi yerine yapay zekâ ve makine öğrenimi, yazıcının bağlı olduğu ağı sürekli değerlendiriyor ve baskı altyapısı genelinde en uygun ayarları yapılandırıyor. Bu yaklaşım, sistem izlemeyi sadeleştiriyor; güvenlik zafiyetlerinin hızla tespit edilmesini ve giderilmesini kolaylaştırıyor. Aynı zamanda sistemlerin geleceğe uyumlu ve genişlemeye hazır kalmasını güvence altına alıyor.
Yeni ve gelişen tehditlerin arttığı bu ortamda güvenlik ekipleri, baskı altyapısının engel değil destek unsuru hâline gelmesini istiyor. Yapay zekâ, proaktif ve güçlü bir çevre güvenliği sağlayarak bu süreci kolaylaştırıyor; ekiplerin odağını tehditleri öngörmeye ve riskleri önlemeye yönlendiriyor.
Katmanlı bir savunma benimseme
Dayanıklı bir güvenlik stratejisi, katmanlı bir yapıyı gerektiriyor. Sistemi bir bütün olarak ele alıp donanım ve yazılımın işletme genelinde nasıl uyumla çalıştığı değerlendirildiğinde çok katmanlı bir savunma mekanizması kurulabiliyor.
Örneğin baskı ortamında kartlı erişim doğrulaması, verilerin yalnızca doğru kişiler tarafından görülmesini sağlamada temel bir unsur olarak öne çıkıyor. Ancak bu tek başına yeterli olmuyor. Potansiyel riskleri başarıyla tanımlamak için sistem oturum açma etkinlikleriyle verilerin çapraz kontrol edilmesi gerekiyor. Bu sayede çalışanın belirtilen zamanda gerçekten o konumdaki yazıcıyı kullandığı teyit ediliyor.
Konum verilerinin bu doğrulamada kullanılması, çok faktörlü kimlik doğrulamasını (MFA) daha akıllı hâle getiriyor ve ele geçirilmiş kimlik bilgilerine karşı ek bir koruma katmanı oluşturuyor. Böylece kullanıcılar için kolaylık sağlayan yazıcı kimlik doğrulama araçları, işletmenin genel çevre güvenliğini güçlendiren daha geniş bir güvenlik önlemine dönüşüyor.
Akıllı biçimde daha geniş işletme verilerini kullanan entegre bir baskı güvenliği yapısı, yalnızca yetkili kişilerin hassas bilgilere erişmesini sağlayarak kurumun genel güvenliğini daha da güçlendiriyor.
Güvenliğini baskıyla güçlendirme
Sonuç olarak baskı, siber güvenlik zincirinin kritik bir halkasını oluşturuyor; dijital ve fiziksel dünyanın tam kesişim noktasında yer alıyor. Uç noktaların çoğaldığı ve tehditlerin sürekli evrildiği günümüzde işletmeler, kör noktalara yer bırakmıyor.
Baskı güvenliğini göz ardı etmek, siber suçlulara sistemdeki en zayıf halkayı sunmak anlamına geliyor. Bu nedenle işletmeler, baskıyı çevre stratejilerinin temel bir unsuru haline getirerek saldırganların uzun süredir kullandığı bu açık kapıyı kapatıyor. Çünkü baskı güvenliğini güçlendirmek, aslında işletme güvenliğini güçlendiriyor.
-



Genel6 yıl önceToyota Corolla Hatchback Tanıtıldı, İŞTE FİYAT LİSTESİ!!
-



Genel7 yıl önceİletişim
-
Genel7 yıl önce
Biz Kimiz?
-
Genel7 yıl önce
Reklam ve Sponsorluk
-



Genel7 yıl önceGizlilik politikası
-



Genel6 yıl önceBu Tarihi Not Edin! “30-31 Mayıs 2020”
-



Genel5 yıl önceRenault’dan Kaçırılmayacak Kampanya: “Şimdi Al Eylül’de 750TL Taksitle Ödemeye Başla”
-



Genel5 yıl önceYaz tatili öncesi lastiklerinizi kontrol etmeyi ihmal etmeyin






