Connect with us

Elektrikli Araçlar

Aerodinamik Elektrikli Hyundai IONIQ 6 Şimdi Türkiye’de

Hyundai’nin IONIQ markası altında sunduğu ikinci model olan IONIQ 6, Türkiye’de satışa sunuldu. IONIQ 6, hem 519 km menzili hem de 0.21cd sürtünme katsayısı ile oldukça verimli bir otomobil. Aynı zamanda fütüristik görünümü ve üstün donanımlarıyla da segmentinde fark yaratıyor.

Hyundai Assan, tamamen elektrikli araçlara (BEV’ler) adanmış IONIQ markası altındaki ikinci modeli olan IONIQ 6’yı Türkiye’de satışa sundu. D-sedan segmentinde konumlanan IONIQ 6, markanın özel E-GMP platformuyla üretilirken aynı zamanda Hyundai’nin Electrified Streamliner (Aerodinamik Elektrikli) ürün gamına da uygun bir şekilde geliştirildi. Elektrikli mobilitenin sınırlarını yeniden tanımlayan IONIQ 6, 0.21cd ile Türkiye’deki elektrikli otomobiller arasında en düşük sürtünme katsayısına sahip modellerden biri.

IONIQ 6 ile ilgili olarak görüşlerini dile getiren Hyundai Assan Genel Müdürü Murat Berkel, “Günümüzdeki trend, elektrikli otomobiller. Hyundai markası olarak bu yönde çok önemli yatırımlar yaparak değişime öncülük ediyoruz. Bugün dünyadaki elektrikli model sayısı 500 adeti geçti ve her yıl artarak devam ediyor. Biz de Hyundai grubu olarak 2030 yılına kadar 30’dan fazla elektrikli modeli tanıtacağız ve satış hacmimizi de 3.5 milyon adete çıkarmayı hedefliyoruz. Amacımız, 10 yıl içinde dünyanın ilk 3 elektrikli otomobil üreticisinden biri olmak. Türkiye’de de elektrifikasyona geçiş tüm hızıyla devam ediyor ve biz de 3 farklı tamamen elektrikli modelimizle tüketicilere eşsiz bir mobilite deneyimi sunuyoruz. Önümüzdeki yıl, ürün gamımıza IONIQ 7’yi de ekleyerek hem EV pazar payımızı hem de sektördeki iddiamızı artırmayı hedefliyoruz. Satışa sunduğumuz her yeni EV modelle beraber akıllara gelen ilk elektrikli markalardan biri olmak, en büyük arzumuz” dedi.

IONIQ 6, dünya çapında geçerli olan WLTP normlarına göre şarj başına 519 km’ye kadar bir menzil sunuyor. Bu özelliğe ek olarak, E-GMP sayesinde de ultra hızlı, 400 volt/800 volt çoklu şarj imkanı sunuyor. Hyundai’nin bugüne kadar ürettiği en aerodinamik otomobil olan IONIQ 6, “Çift Renkli Ortam Aydınlatması”, “Hıza Duyarlı İç Aydınlatma”, “EV Performans Ayarları” ve “Elektrikli Aktif Ses Tasarımı (e-ASD)” gibi özelliklerle de elektrikli mobilite deneyimini bir üst noktaya taşıyor.

Tek kavisli dış tasarım

Hyundai’nin Prophecy EV Konsepti’nden ilham alan yeni elektrikli modeli IONIQ 6, marka tasarımcılarının “Duygusal Verimlilik” olarak tanımladığı temiz ve basit hatlar üzerinde yükselen aerodinamik bir form ile karakterize ediliyor. Markanın üstün tasarım stratejisini IONIQ 5 ile birlikte devam ettiren IONIQ 6, tek bir stil yaklaşımı yerine farklı yaşam tarzlarını da göz önünde bulundurarak hazırlanmış.

Hyundai, kapsamlı aerodinamik tasarım ve mühendislik sayesinde IONIQ 6’nın elektrikli sürüş menzilini de 519 km seviyesine kadar çıkarabiliyor. Teknolojik aracın 0,21’lik ultra düşük sürtünme katsayısı, markanın ürün yelpazesindeki en düşük değer anlamına geliyor ve ayrıca otomotiv dünyasında da bir kaç modelden biri olarak ilk 10 elektrikli otomobil arasına yerleşiyor.

IONIQ 6’nın aerodinamik görünümü, estetik harikası tasarım detaylarıyla şekillendiriliyor. Aktif hava kapağı, tekerlek hava perdeleri, entegre arka spoyler ve tekerlek boşluğu azaltıcılar gibi çeşitli tasarım öğeleri, modelin aerodinamik performansını önemli ölçüde artırarak onu dünya çapındaki en zarif araçlardan biri olarak özelleştiriyor. Kısacası IONIQ 6, hem görsellik hem de pil verimliliği açısından üst düzey bir otomobil olarak dikkatleri çekmeyi başarıyor. IONIQ 6, tasarımının genelinde marka kimliğini güçlendirmek için akıllı ön aydınlatma sistemi, LED stop lambaları, ön alt sensörler, havalandırma ızgaraları ve orta konsol göstergesi gibi çeşitli yerlerde 700’den fazla Parametrik Piksel detaya yer veriyor. Sıradışı teknolojik otomobil, premium hissiyatı güçlendiren 8 farklı gövde rengiyle satışa sunuluyor. IONIQ 6, 4.855 mm uzunluk, 1.880 mm genişlik ve 1.495 mm yükseklik ile benzersiz oranlara sahip.

Kusursuz iç mekan

IONIQ 6’nın koza şeklindeki iç kısmı, hem rahat bir oturma alanı sunuyor hem de günlük kullanımda hayatı kolaştıracak bir çok şık detaya yer veriyor. Üstün mobilite deneyimini ve çevre dostu bir yaşam tarzı için de pratik özellikler ve sürdürülebilir malzemelerle geliştirilmiş. Otomobilde 2.950 mm’lik uzun bir dingil mesafesi dikkat çekerken aynı zamanda Hyundai tasarımcılarının araç içindekileri rahat ettiren optimize edilmiş diz mesafesi kullanması da artı puan olarak karşımıza çıkıyor.

Otomobilde daha fazla ferahlık yaratmak için iç, ön ve arka kısımları genişleten mühendisler, kullandıkları tamamen düz bir zeminle de tüm yolculuklarda maksimum konfor sunmuş oluyorlar. Özellikle arka tarafta oturanlar, üst düzey genişlik sayesinde ultra rahat bir yolculuk deneyimi yaşayabiliyor.

Modelin kullanıcı odaklı iç mekanı ise dikkat dağınıklığını azaltmak ve güvenli sürüşü teşvik etmek için merkezi olarak konumlandırılmış ergonomik bir kontrol ünitesi ile öne çıkıyor. Dokunmatik ekranlı 12,3 inç gösterge paneli ve yine 12,3 inç tam dokunmatik bilgi-eğlence ekranı, modüler panelle yeni nesil dijitalleşmeyi vurguluyor. Köprü tipi orta konsol da son derece kullanışlı bir saklama alanı sağlıyor.

Çift renkli ortam aydınlatması, aracın iç mekanına genel bir aydınlatma sağlıyor ve kabinin kişiselleştirilmiş görünümünü de artırıyor. Kullanıcılar, kendilerini rahat ve konforlu hissetmeleri için Hyundai renk uzmanları tarafından geliştirilen 64 renk arasından seçim yapabiliyor. Diğer geleneksel modellere göre yaklaşık yüzde 30 daha ince olan rahatlatıcı özellikli konforlu koltuklar da yalnızca açı değişimiyle bile araç içi konforu zirveye taşımış oluyor.

Ayrıca, “Akıllı İnteraktif LED direksiyon”, “Sanal Gösterge Paneli (Head Up Display)”, “Hafızalı Koltuk (sürücü)”, “Elektrikli Koltuklar(sürücü & yolcu)”, “Koltuk Isıtma Sistemi (Ön ve Arka)”, “Koltuk Soğutma (Ön)” ve “Rahatlama Pozisyonlu Ön Koltuklar” da öne çıkan diğer konfor özelliklerinden.

IONIQ 6’nın etik benzersizlik temasına uygun olarak, günümüzün çevre bilincine sahip tüketicilerinden ilham alan tasarımcılar, ömrünün sonuna gelmiş lastiklerden kaplamaya kadar bir çok malzemeyi geri dönüştürülmüş olarak kullanıyor. Pigment boya ve iç mekandaki bazı yerler dahil olmak üzere tamamen sürdürülebilir malzemeler kullanılmış.

IONIQ 6’nın sürdürülebilirliği destekleyen eko deri koltukları başı çekerken aynı aynı zamanda geri dönüştürülmüş pet şişelerden kumaş koltuklar, bio ön panel ve kumaş tavan kaplaması elde edilmiş. Kapılar için de bitkisel yağlardan elde edilen bio boya ve geri dönüştürülmüş atık malzemeler kullanılmış. IONIQ 6’nın halılarında ise atık balık ağlarından yararlanılmış.

Güçlü elektrik sistemi

IONIQ 6, performanstan ödün vermeden kullanıcıların ihtiyaçlarını karşılamak için çeşitli motor ve pil paketleri ile birlikte sunuluyor. Kullanıcılar tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de iki farklı batarya seçeneği arasından tercihlerini yapabiliyor.

Tam 519 km gibi uzun bir menzil sunan 77,4 kWh batarya, iki elektrikli motor düzeniyle eşleştiriliyor. Arkadan itişli (RWD) veya dört tekerlekten çekişli (AWD) olarak tercih edilebilen IONIQ 6, 77.4 kWh’lik versiyonda 239 kW (325 PS) güç ve 605 Nm tork gibi değerler sergiliyor. Bu güçlü seçenek sadece dört tekerlekten çekiş ve 20 inçlik jantlarla kombine ediliyor. Spor otomobilleri aratmayan IONIQ 6, sadece 5,1 saniyede 0’dan 100 km/s’ye çıkabiliyor.

IONIQ 6, 18 inçlik aero jantlarla hareket ederek etkileyici bir performans sergilerken aynı zamanda son derece verimli bir enerji tüketim oranına sahip. Dört tekerlekten çekiş sistemine ek olarak, RWD yani arkadan itişli single motor seçeneği ise 53 kWh’lik standart bir batarya ile 429 km yol gidebiliyor. İdeal bir performans değeri sunan bu versiyonun gücü 111 kW (150 PS), enerji tüketimi ise 100 km’de 13,9 kWh (WLTP birleşik). Bu tüketim, IONIQ 6’yı otomotiv sektöründeki en tasarruflu elektrikli araçlardan biri yapıyor.

Ultra hızlı 800 volt şarj ve Araç Güç Kaynağı (V2L)

IONIQ 6’nın üstün E-GMP mimarisi, standart olarak 400 ve 800 volt şarj altyapılarını destekleyebiliyor. Otomobil, ek bileşenlere veya adaptörlere herhangi bir ihtiyaç duymadan 400 voltluk şarjı da kullanabiliyor. IONIQ 6, ultra hızlı 350 kW’lık bir şarj cihazıyla yalnızca 18 dakikada yüzde 10’dan yüzde 80’e şarj olabiliyor ve 15 dakikalık şarj ile 351 km’lik bir menzile ulaşabiliyor. IONIQ 6 kullanıcıları, aracın dahili pilini kullanarak elektrikli bisiklet, scooter veya kamp ekipmanı gibi herhangi bir elektrikli cihazı şarj edebiliyor veya anlık olarak dilediği zaman çalıştırabiliyor.

Güvenlik ve konfor

IONIQ 6, markanın “Gelişmiş Sürücü Yardım Sistemleri” olan “Hyundai Smart Sense” teknolojisinin bir sonraki seviyesi ile donatılmış. Bu üst düzey donanımlar sayesinde seyir halindeyken güvenlik ve rahatlık sağlıyor.

IONIQ 6’da, Park Sensörü (Ön/Arka/Yan), Kör Nokta Görüntüleme Asistanı (BVM), Çevre Görüş Kamera Sistemi (SVM), Arka Park Çarpışma Önleme Asistanı (PCA); Arka, Güvenli Çıkış Uyarı Sistemi (SEW), Dur ve Kalk Özellikli Akıllı Hız Sabitleme Kontrolü (SCC w/S&G), Şerite Kalma Asistanı (LKA), Şerit Takip Aisstanı (LFA), Uzun Far Asistanı (HBA), Akıllı Hız Limitleme & Tabela Okuma Asistanı (ISLA), Ön Çarpışma Önleme Asistanı 2.0 (FCA 2.0), Kör Nokta Çarpışma Önleme Asistanı (BCA) , Arka Çapraz Çarpışma Uyarısı ve Asistanı (RCCA-W&A), Akıllı Park Yardım Asistanı 2.0 (RSPA 2.0), Araç İçi Acil Çağrı Sistemi (E-Call) gibi güvenlik donanımları ve sürüş yardım sistemlerini standart olarak sunuluyor. Hyundai IONIQ 6, tüm bu gelişmiş güvenlik özelliklerinin katkısıyla, Euro N-Cap’ten 5 yıldız alarak güvenlik alanındaki iddasını ispatlamış durumda.

IONIQ 6’nın kişiselleştirilmiş sürüş deneyimi, direksiyon tepkilerini (spor, normal), güç çıkışını (maksimum, normal, minimum), gaz pedalı hassasiyetini (yüksek, normal, düşük) ve çekiş sistemini (AWD, AUTO AWD, 2WD) sürüş modlarına göre adapte ediyor.

Hyundai’nin elektrikli modellere özel markası: IONIQ

Hyundai Motor Company, 2020’de bataryalı elektrikli araçları (BEV) için özel bir marka kurmuş ve adını da IONIQ olarak belirlemişti. IONIQ ismi, aslında 2016 yılında piyasaya sunulan hibrit, plug-in hibrit ve tamamen elektrikli bir modelle karşımıza çıkmıştı. Hyundai, elektrikli mobilite çağında lider olarak yeni bir sayfa açtı ve IONIQ ürün grubu için tamamen markalaşmış oldu. Markanın”İnsanlık için İlerleme” vizyonu doğrultusunda hareket eden IONIQ, çeşitli yaşam tarzlarına özel çözümleriyle dikkat çekecek.

IONIQ 5 ile başlayan bu yeni çağ, 2023 yılında IONIQ 6 ile devam ederken 2024 yılında da markanın yeni bir SUV modeli olan IONIQ 7 otomobil severlerle bir araya gelecek. IONIQ markasının yaratılması, hızla büyüyen pazar talebini karşılamaya yönelik çok önemli bir hamle olarak nitelendiriliyor ve aynı zamanda Hyundai’nin küresel EV pazarına da liderlik etme planını gözler önüne seriyor.

E-GMP platform

IONIQ 6, Hyundai Motor Grubu’nun Electric-Global Modüler Platformunu (E-GMP) temel alan ikinci Hyundai modeli. E-GMP, markanın yeni nesil BEV serisi için temel bir teknoloji olarak hizmet ediyor ve tüm modellerde de kullanılması için fazlasıyla esnek bir platform olarak dikkat çekiyor.

BEV’ler için özel olarak tasarlanan E-GMP, içten yanmalı motorlar için geliştirilen platformlara kıyasla çeşitli avantajlar sağlıyor.

Platformun öne çıkan faydaları arasında; artırılmış geliştirme esnekliği, güçlü sürüş performansı, artırılmış sürüş menzili, güçlendirilmiş güvenlik özellikleri, oturma pozisyonu ve yüksek hacimli bagaj kapasiteleri bulunuyor. E-GMP’yi, sedanlar, SUV’ler ve CUV’ler dahil olmak üzere çoğu araç kullanabiliyor ve aynı zamanda modelin geliştirilmesine de izin vererek modülerleştirme ve standardizasyon yoluyla karmaşıklığı azaltıyor.

E-GMP, yüksek hızda iyileştirilmiş viraj performansı ve sürüş stabilitesi de sunuyor. Böylece, ön ve arka kısım arasındaki optimum ağırlık dağılımı ve alçak konumlandırılmış pil sayesinde muazzam bir yol tutuş elde ediliyor. Tipik olarak; orta ve büyük boyutlu araç segmentleri için kullanılan beş bağlantılı arka süspansiyon sistemi sayesinde de sürüş konforu ve yol tutuş dengesini artırılıyor.

Platform, ultra yüksek mukavemetli çelikten yapılmış bir pil destek yapısı aracılığıyla pil güvenliğini sağlıyor. Preslenmiş çelik bileşenler, ek sağlamlık için bu yapıyı çevreliyor. Gövdenin ve şasinin enerji emici bölümleri, olası bir çarpışma esnasında enerjiyi etkili bir şekilde sönümleyerek hasarları en aza indirmeyi amaçlıyor.

V2L araç güç kaynağı ve şarj

IONIQ 6’nın etkileyici menziline ek olarak, kamp veya herhangi bir açık hava eğlencesi gibi etkinlikler esnasında kullanılabilecek elektrik gereksinimleri için ideal bir güç aktarma sistemi bulunuyor. V2L adı verilen araç güç kaynağı, otomobili devasa bir powerbank gibi çalıştırmış oluyor. Mevcut bir aksesuar adaptörü kullanılarak etkinleştirilen bu sistem ile araç 220V şehir elektriğini anında sağlamış oluyor. V2L işlevi, 3,6 kW’a kadar güç sağlayabiliyor ve aynı zamanda bir diğer EV aracı da şarj edebiliyor.

Continue Reading
Tıkla Yorum Yap

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Elektrikli Araçlar

Türkiye’de yenilenebilir kapasitenin artması depolamalı BESS talebindeki büyümeyi hızlandırıyor

EY (Ernst & Young) çatısı altında yer alan ve 120 ülkede 9.000’den fazla danışmanı bünyesinde barındıran EY-Parthenon (EYP) strateji danışmanlığı ekibinin Batarya Enerji Depolama Sistemleri’ne (BESS) yönelik hazırladığı rapor, tekil bir varlık olarak Batarya Enerji Depolama Sistemleri’nin ticari uygulanabilirliğini ve mevcut piyasa koşullarında gelir potansiyeli sunan temel iş modellerini ele alıyor. Aynı zamanda Batarya Enerji Depolama Sistemleri yatırımlarının ticari yönünü belirlemek için büyümeyi sağlayan itici güçlerini, teknoloji eğilimlerini, pazar düzenlemelerini, mevcut iş modellerini ve yatırım yaparken gelecek vaat eden bölgeleri analizlerle ortaya koyuyor. 

Batarya Enerji Depolama Sistemleri küresel yerleşik kapasitesinin 2030 yılına kadar 160 GWh’den 1.800 GWh’ye çıkması, yani 10 kat büyümesi bekleniyor. Güçlü gelir potansiyeli sunan ve mevcut gelirlerin %90’ından fazlasını oluşturan enerji arbitrajı, yardımcı hizmetler ve kapasite mekanizmaları üç iş modeli olarak ortaya çıkıyor. Son maliyet artışlarına rağmen, sistem maliyetinin 2030 yılına kadar kilit pazarlarda %15-20 oranında düşmesi bekleniyor. Rapor, bağımsız Batarya Enerji Depolama Sistemleri pazarının çekiciliğinin, özellikle ABD, İngiltere, İtalya, Almanya, İspanya ve Avustralya gibi ülkelerde artacağını öngörüyor. Başta Avrupa olmak üzere birçok ülkede  düzenleyici reformlar ile yatırım ortamı iyileşiyor, riskler azalıyor ve gelirler artıyor.

EY-Parthenon’un Batarya Enerji Depolama Sistemleri (BESS) üzerine hazırladığı rapor, “Batarya Enerji Depolama Sistemleri’ne tekil varlık olarak yatırım yapmanın zamanı geldi mi?” ve “Gelişen piyasa mekanizmaları, Batarya Enerji Depolama Sistemleri operatörleri ve yatırımcılar için daha kârlı ticari sonuçları nasıl mümkün kılıyor?” sorularını ele alıyor. Bu sorular ışığında tekil bir varlık olarak Batarya Enerji Depolama Sistemleri’nin, kilit pazarlardaki ticari uygulanabilirliğini iyileştiren ve mevcut piyasa koşullarında yatırımcılar için kredi açısından olumlu bir fırsat yaratan stratejik kaldıraçları açıklıyor.

BESS’in küresel pazardaki durumunu, yarınını ve geleceğini 5 trend şekillendiriyor

Batarya Enerji Depolama Sistemleri, enerji dönüşümünü hızlandırmak için önemli bir araç olarak öne çıkıyor. Günümüzdeki beş temel trend, Batarya Enerji Depolama Sistemleri’nin küresel pazardaki mevcut durumunu, bir sonraki adımını ve geleceğini şekillendiriyor.

Batarya Enerji Depolama Sistemleri talebinin önümüzdeki yıllarda hızla artması bekleniyor. Küresel pazardaki birleşme ve satın alma işlemlerinin, 2020 yılından bu yana elektrik dağıtıcılarının ve enerji oyuncularının artan yatırımlarının etkisiyle, 24,4 milyar dolara ulaştığı görülüyor. Buna ek olarak düzenleyici destek, sübvansiyonlar, teşvikler ve temiz enerji hedefleriyle yönlendirilen depolama sistemleri üretim kapasitesinin 2030 yılına kadar küresel olarak yılda 4 kat büyüyerek 421 GWh’ye ve yerleşik kapasitenin ise 1,800 GWh’ye çıkacağı ve %70’den fazlasının şebeke ölçeğinde olacağı tahmin ediliyor. Maliyet tasarrufu, yatırım erteleme ve fiyat arbitrajı gibi avantajlı iş modellerinin de yakın gelecekte birçok ülkede ortaya çıkması bekleniyor.

Aynı zamanda batarya depolama, enerji geçişindeki hızlanma için önemli bir kolaylaştırıcı olarak görülüyor. Artan kısıtlama, sınırlı ara bağlantılar, artan çatı güneş enerjisi kapasitesi ve elektrikli araç (EV) kullanımı, daha uzun süreli batarya depolama teknolojilerine olan ihtiyacı artırıyor. Hâlihazırda kullanılan lityum-iyon teknolojisi yanı sıra, maliyet ekonomisi ve enerji yoğunluğu arttıkça vanadyum akışı, katı hal ve sodyum iyon gibi yenilikçi batarya kimyası teknolojileri de ticari olgunluğa ulaşmaya devam ediyor.

Türkiye getiri potansiyeline sahip pazar

Batarya Enerji Depolama Sistemleri büyümesinin iyileşen ekonomik fizibilite, güçlü politika, regülatif düzenlemeler ve çeşitli devlet teşvikleriyle desteklendiği ABD, İngiltere, İtalya, Almanya, İspanya ve Avustralya gibi olgun pazarlara kıyasla Türkiye, son gelişmelere rağmen, düşük-orta olgunluk seviyesinde değerlendiriliyor ve buna paralel bir getiri potansiyeline sahip pazar olarak öne çıkıyor. Bu doğrultuda, Türkiye Batarya Enerji Depolama Sistemleri pazarının gelecekte büyümesi için üç alandaki gelişmeler olumlu adımlar olarak görülüyor.

Türkiye’de yenilenebilir kapasitenin artması büyümeyi hızlandırıyor

Türkiye’nin Ulusal Enerji Planı’na göre, 2030 yılına kadar kurulu gücün %61’inden fazlası 91 GW kapasiteyle yenilenebilir enerji kaynaklarından oluşacak. Aynı zamanda 2035 yılına kadar kurulu BESS kapasitesi de 15 GW’ye ulaşacak. Kurulu güçte hidro-elektrik harici yenilenebilir enerji kaynaklarının %90’ından fazlasını oluşturması beklenen rüzgar ve güneş enerjisi, BESS endüstrisine olan talebi olumlu yönde etkileyecek.

Türkiye’de çok fazla başvuru ve onaylanmış ön lisans bulunuyor 

Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’na (EPDK) göre, Aralık 2023 itibarıyla tahmini 280 milyar dolar yatırım potansiyeline denk gelen toplam 260 GW kapasiteye sahip yenilenebilir enerji santrali için 5.968 adet Batarya Enerji Depolama Sistemleri başvurusu alındı. Ayrıca, Türkiye’de onaylanan ön lisansların toplam kapasitesi Eylül 2024 itibarıyla 658 başvuruyla 34 GWh’ye ulaştı. Ülkede kurulu ilk depolamalı kapasitelerin 2025 yılının son çeyreğinde tamamlanması bekleniyor.

Yerel üretim kapasiteleri artıyor

Türk üreticiler ve girişimciler, başta Ankara, İstanbul, Antalya ve Kocaeli dahil olmak üzere birçok ilde 1 GWh’nin üzerindeki kapasitelerle Batarya Enerji Depolama Sistemleri yatırım planlarını hâlihazırda açıkladı. Batarya hücresi montaj operasyonlarından işe başlayan sektör oyuncularının çoğunun, küresel şirketlerle gerçekleştirdikleri iş birlikleri sayesinde veya tek başlarına hücre üretimine genişleme planları bulunuyor. Ayrıca, gelişmekte olan yerel Batarya Enerji Depolama Sistemleri üreticilerini korumak amacıyla Ocak 2024’ten beri Uzakdoğu ülkelerinden ithal edilen prizmatik LFP bataryalar için Türkiye’de %30 ek gümrük vergisi uygulanıyor. Talebin büyümesine bağlı olarak ilave kapasite artışları, farklı coğrafyalara ve ülkelere satışlar ile yurtdışı üretim yatırımlar da yerel oyuncuların gelecek büyüme planları arasında bulunuyor.

Büyüme potansiyelini yedi stratejik kaldıraç belirliyor

EY-Parthenon’ın hazırladığı rapor, Türkiye dahil olmak üzere küresel pazarların çoğunda tekil bir varlık olarak Batarya Enerji Depolama Sistemleri’nin gelecekteki büyüme potansiyelini yedi stratejik kaldıracın belirleyeceğini ortaya koyuyor. Rapor, gelir modellerinin netleştirilmesi, düzenleyici mekanizmalar ve teşviklerin varlığı, yatırım maliyetinin azaltılması, altyapı esnekliği için doğru yerlerin bulunması ve yeni batarya teknolojilerinin izlenmesi gibi temel gelişmelerin gelecekte çok önemli olacağını belirtiyor.  

  • Batarya Enerji Depolama Sistemleri yatırımcılarının, batarya sistemi gelirleriyle gaz fiyatları arasında artan bir korelasyon olduğu için emtia fiyatlarındaki oynaklığı yatırım analizlerine dahil etmeleri gerekiyor.
  • Mevcut kapasite piyasası mekanizmaları ve güvenilirlik endişeleri, BESS potansiyelini en üst düzeye çıkarmıyor, bu nedenle piyasayı daha etkili hale getirmek için ek reformlar gerekiyor.
  • Yüksek sermaye harcaması, batarya hücresi fiyatlarındaki dalgalanmalara karşı önemli yatırım duyarlılığını gösteren analizlerle projelerin karakterize edilmesine imkân tanıyor.
  • En uygun konumun belirlenmesi, şebeke tıkanıklığının ve yenilenebilir santral konsantrasyonunun daha yüksek olduğu alanlara daha yakın konumlanarak kâr marjlarının artırılmasını sağlıyor.
  • Şebeke ara bağlantı gecikmelerine yol açan, düzenleyici çerçeve eksikliğinin izin prosedürleri uzun süredir devam ediyor.
  • Avrupa batarya hücresi kapasitesinin yaklaşık %70’i, Çin’e artan bağımlılık ve lityumun fiyat oynaklığı nedeniyle risk altında bulunuyor, bu yüzden büyümenin de büyük ölçüde sağlam tedarik zincirine bağlı olması bekleniyor.
  • Vanadyum akışı gelecekte Li-ion ile rekabet edecek ve yatırım için daha iyi bir iş koşulları sağlayacak. Hidrojen depolama daha uygun maliyetli hale geldikçe de yeni bir alternatif olabilir.

 

EY Türkiye Vergi Bölümü Şirket Ortağı ve Sektörler Lideri Ateş Konca, “EY Parthenon analizi BESS’in kârlılığa ulaşması için küresel pazarlarda ölçeklenebilirliğine ve belirli stratejik kaldıraçların uygulanması gerektiğine dikkat çekiyor. Bunlar arasında gelir kesinliğinin artırılması, daha iyi bir konum stratejisi, etkili düzenleyici mekanizmalar, ölçeklendirme bağlantıları, tedarik zincirinin güçlendirilmesi ve yeni rakip teknolojilerin izlenmesi yer alıyor. Bu kaldıraçlar, BESS’in çeşitli pazarlardaki tam potansiyelini gerçekleştirmesi için önem taşıyor. Çünkü BESS’i sürdürülebilir enerji geleceğine giden yolda uygulanabilir bir ticari çözüm haline getirmek için dahil olan tüm paydaşların katılım göstermesi, yatırım ve iş birliği yapması gerekiyor. Tüm bunlarla birlikte BESS’in bağımsız bir varlık olarak geleceği her zamankinden daha umut verici görünüyor” dedi.

EY-Parthenon Türkiye Şirket Ortağı Cem Çamlı, “Batarya Enerji Depolama Sistemleri (BESS), her geçen gün yeşil enerji dönüşümünde kilit bir rol oynuyor ve ana kolaylaştırıcı araçlar arasında yer almaya hazırlanıyor. Sektörde yer alan birçok oyuncu, stratejik satın almalar ve ortaklıklarla sistem sağlayıcılarından operatörlerine ve entegratörlerine kadar değer zinciri boyunca BESS pazarına yatırım yapıyor. Diğer yandan mevcut regülasyonlar ve gelir modellerinde yeni gelişmeler devam ederken, BESS hizmetlerinde iş modellerinin çeşitlenmesi ile stratejik bir değişime de tanık oluyoruz. Stratejik kaldıraçlar, BESS’in uygulanabilir bir iş planı ile daha da yaygınlaşması için kritik hale geliyor” dedi.

Continue Reading

Elektrikli Araçlar

613 km Menzilli Hyundai Yeni IONIQ 5 Türkiye’de Satışa Sunuldu

Hyundai, yenilikçi özellikler ve tasarım gelişmeleri sunan ödüllü IONIQ 5 modelinin makyajlı versiyonunu Türkiye’de satışa sundu. Geliştirilmiş IONIQ 5, özellikle tasarımda, iç mekanda ve pil teknolojisinde bazı değişiklikleri sunuyor.

Tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de oldukça beğenilen IONIQ 5, makyajlı versiyonla beraber dış tasarımda güncellenmiş ön-arka tampon ve yeni bir jant dizaynı ile dikkat çekiyor. Yeni IONIQ 5, bu değişikliklerle beraber bir önceki modele kıyasla 20 mm daha uzun.

Yeni IONIQ 5’in iç mekanı da modern konfor ve ileri teknolojiyi buluşturan yeniliklerle öne çıkıyor. Siyah çerçeveli ekranları, güncellenmiş hareketli orta konsolu ve yenilenen koltuk tasarımıyla konforun ve estetiğin mükemmel uyumunu en iyi şekilde sunuyor. Yeni IONIQ 5’de tasarımsal değişikliklerin yanı sıra yeni eklenen “Arka Silecek” ve “Projeksiyon Tipi LED Akıllı Ön Aydınlatma Sistemi (IFS)”, mevcut sürüş deneyimini ve konforu üst seviyeye çıkartmayı hedefliyor.

Tasarımsal değişikliklere ek olarak teknik açından da geliştirilen IONIQ 5’in batarya kapasitesi 58 kWh’den 63 kWh seviyesine yükseltilirken güç ise 125 kW (170 PS) olarak açıklanıyor. Tek elektrik motoru ve arkadan itiş sistemi ile satışa sunulan otomobil, WLTP verilerine göre bataryanın yüzde 100 dolu olduğu durumda ortalama olarak 440 km sürüş menzili sunuyor.

Yeni IONIQ 5’in şehir içi kullanımındaki menzili ise 613 km’ye kadar çıkabiliyor. Bu sayede araç bir önceki modele göre birleşik kullanımda yaklaşık yüzde 15 daha fazla menzil sunuyor. IONIQ 5’in 0-100 km/s hızlanması ise “Advance” donanım seviyesinde 8,5 saniye. Aracın ulaşabildiği maksimum hız da 185 km/s ile sınırlandırılmış.

Hyundai’nin E-GMP platformuyla üretilen Yeni IONIQ 5, 800 voltluk batarya sistemi sayesinde 350 kW ultra hızlı DC şarj cihazına bağlandığında yalnızca 18 dakikada yüzde 10’dan yüzde 80 düzeyine şarj edilebiliyor. Bu altyapı sayesinde, WLTP normlarına göre IONIQ 5 kullanıcılarının 100 km menzil elde etmek için ultra hızlı şarj istasyonlarında yalnızca 5 dakika şarj etmeleri yeterli.

Hyundai, Yeni IONIQ 5 modelini Türkiye’de Advance donanım seviyesi ve 7 farklı dış renkle satışa sunarken aynı zamanda batarya garantisini de 8 yıl olarak veriyor.

 

Continue Reading

Elektrikli Araçlar

Honda 0 Serisi’nin yeni teknolojilerini tanıttı

Honda, tamamen elektrikli 0 Serisi’ndeki güncel gelişmeleri ve yeni teknolojileri Japonya’da gerçekleştirdiği basın toplantısı ile duyurdu. Honda’nın elektrifikasyon stratejisi ve karbon nötr hedefi kapsamında hayata geçirilen Honda 0 Serisi’ndeki toplam yedi modelin 2030 yılına kadar satışa sunulması planlanıyor. Honda 0 Serisi’ndeki yeni nesil teknolojiler sayesinde Honda, müşterilerine sürüş destek sistemleri ile daha güvenli, batarya yenilikleri ile daha verimli, dijital kullanıcı deneyimi ile mobiliteyi kolaylaştıran özellikleri bir arada sunmayı hedefliyor. Ocak ayında Amerika’da gerçekleşecek CES 2025’te Japonya’daki toplantıda tanıtılan teknolojilerin yer alacağı yeni bir Honda 0 Serisi modelinin tanıtılması hedefleniyor.

Honda elektrifikasyon stratejisi kapsamında tamamen elektrikli Honda 0 Serisi’ndeki güncel gelişmeleri ve yeni nesil teknolojilerini Japonya’daki toplantısında tanıttı. Gerçekleştirilen “Honda 0 Teknoloji Toplantısı”nda yeni teknolojiler ve 0 Serisi’ne dair yaklaşımlar açıklanırken; Honda’nın elektrifikasyon ile ilgili global vizyonu vurgulandı. Karbon nötr hedefi kapsamında Honda, 2030 yılına kadar küçük, orta ve büyük boyutlu olmak üzere toplam yedi adet Honda 0 Serisi modelini satışa sunmayı hedefliyor. Honda 0 Serisi ile ilgili ilk önemli adımı, bu yılın başında gerçekleştirilen CES 2024’te Saloon ve Space-Hub isimli iki konsept modelini tanıtarak atmıştı. Serinin ilk seri üretim modelinin 2026 yılında satışa sunulması planlanırken; modelin tasarımının konsepte benzer olacağı ve serinin amiral gemisi olarak öne çıkacağı belirtiliyor. Ocak ayında Amerika’da gerçekleşecek CES 2025’te ise Japonya’daki toplantıda tanıtılan teknolojilerin yer alacağı yeni bir Honda 0 Serisi modelinin tanıtılması planlanıyor.

İnsan odaklı yaklaşımı temel alan Honda 0 Serisi, “İnce, Hafif ve Bilge” prensibi ile “Sıfır” felsefesi esasına dayanarak tasarlanıyor. Bu yenilikçi yaklaşım; sanatsal tasarım, gelişmiş sürüş destek sistemleri (AD/ADAS), Nesnelerin İnterneti (IoT) ile araç içi yaşam alanı, sürüş keyfi ve elektrik verimliliği olmak üzere beş temel değeri kapsıyor.

Honda 0 Serisi’ndeki yeni nesil teknolojiler

Honda, yeni tasarım yaklaşımıyla elektrikli araçları yeniden şekillendiriyor. “İnce” prensibi, alçak profilli ve kısa çıkıntılara sahip tasarımlar kullanarak araçları hem estetik hem de daha konforlu hale getirmeyi amaçlarken; “Hafif” prensibi ise, daha dinamik bir sürüş deneyimi sunarken elektrik verimliliğini en üst düzeye çıkarmayı hedefliyor. Bu kapsamda Honda, ultra yüksek dayanımlı çelik kullanarak yeni bir elektrikli araç platformunu hayata geçirdi. Kompakt e-Aks ve ince batarya paketiyle birleşen bu yapı, araç içi alanın daha verimli kullanılmasına olanak tanıyor. Bu platform, ince batarya paketi ve kompakt e-Aks ile birleşerek, aracın ağırlık merkezini düşürüp dengeli ve dinamik bir sürüş sağlıyor. Yüzde 40 küçültülen e-Aks, daha kompakt bir yerleşim sunarak kabin alanını genişletiyor. Diğer yandan Honda’nın geliştirdiği aktif aerodinamik sistem, aracın hızına göre ön aero deflektörünü devreye sokarak hava direncini azaltıyor. Özellikle SUV gibi yüksek yapılı araçlarda enerji verimliliğini artıran bu yeni teknoloji, düz yolda da yüksek stabilite sağlıyor. Aynı zamanda Honda’nın yeni gövde rijitliği yönetimi ile virajlarda araç üzerindeki yük dağılımı optimize edilerek yol tutuşu ve sürüş keyfi artıyor.

Honda’nın gelişmiş üretim teknolojileri

Honda, elektrikli araç üretiminde ileri üretim teknolojileriyle öne çıkıyor. Batarya gövdelerinin üretiminde kullanılan yeni döküm teknolojisi sayesinde, parça sayısının önemli ölçüde azaltılması planlanırken; bu hamlenin üretim verimliliğini artırması amaçlanıyor. Böylelikle, farklı araç modelleri için esnek bir üretim süreci sunuluyor. Araç gövdesini hafifletmek için dünyanın ilk CDC birleştirme (metal kaplama) teknolojisini kullanan Honda, yüksek dayanımlı malzemelerle aracın ağırlığını azaltırken aynı zamanda güvenlik performansını artırıyor. Honda mühendisleri tarafından geliştirilen bu teknoloji sayesinde elektrikli araçların verimliliği yükseltilerek daha hafif ve dayanıklı araçlar üretilmesine olanak sağlanıyor. Ek olarak batarya paketlerinin montaj hattında kullanılan esnek hücre üretim sistemi, otomatik yönlendirmeli araçlar ile çalışarak üretim süreçlerini daha esnek hale getiriyor. Honda’nın yeni nesil gelişmiş üretim teknolojileri, farklı araç modellerine ve üretim hacimlerine uyum sağlanması ve verimlilik iddiası ile dikkat çekiyor.

Honda’nın akıllı teknolojilerle yükselen mobilite vizyonu

Honda’nın “Bilge” prensibi doğrultusunda, gelişmiş sürüş destek sistemleri (AD/ADAS), yeni nesil teknolojilere odaklanarak sürücülere güvenli ve sorunsuz bir mobilite deneyimi sunmayı amaçlıyor. Honda SENSING Elite donanıma sahip Legend modeli, Seviye 3 otonom sürüş özellikleri ile 2021 yılında satışa sunularak gelecek dönemin habercisi oldu. Honda 0 Serisi’ndeki seri üretim modeller de otonom sürüş özelliklerine sahip olacak ve otonom sürüş teknolojisini kablosuz güncellemelerle geliştirecek. Honda, uzun vadede bilgi birikimi ve tüketici deneyimleri ile akıllı teknolojileri geliştirerek yazılım tanımlı araçlar (SDV) üretmeyi hedefliyor. Bu yeni nesil araçlar, her müşteri için kişiselleştirilmiş çözümler sunarak kendilerini daha akıllı hale getirecek.

Honda, otomatik sürüş teknolojisini geliştirerek sürüş keyfini artırmayı ve enerji yönetimini optimize etmeyi hedefliyor. Gelecek nesil elektrikli araçlar, entegre sistemler ile sürücü ve araç arasında güçlü bir bağlantı kuracak; üç boyutlu sensörleri sayesinde daha kontrollü sürüş deneyimi sunulacak. Honda 0 Serisi, batarya ve termal yönetim teknolojilerini birleştirerek konforlu bir kabin ve pratik bir menzil sağlayacak. Son olarak Honda, dijital kullanıcı deneyimi (UX) geliştirerek kullanıcı stresini azaltmayı ve araç içi keyfi artırmayı amaçlıyor. Kişiselleştirilmiş sesli asistan ve görüntü tanıma teknolojisi, kullanıcılara optimize edilmiş öneriler sunarak mobilite deneyimini eğlenceli hale getirecek yenilikçi çözümlerle desteklenecek.

Continue Reading

Trending

Copyright © 2017 Zox News Theme. Theme by MVP Themes, powered by WordPress.