Teknoloji
“Bulutistan’dan Yapay Zekâ Çıkışı”


TURCON listesinde yer alan ve aldığı yatırımlar ile Unicorn olma yolunda hızla ilerleyen Bulutistan, ‘Yapay Zekâ Vizyonu’ toplantısını 3 Aralık tarihinde gerçekleştirdi. Toplantıda Bulutistan yöneticileri hedeflerini ‘Olağanüstü yetenekleri öncü yapay zekâ teknolojileriyle birleştirerek küresel dijital ekosistemi yeniden tanımlamak’ olarak açıkladı. Bulutistan’ın GPU makine parkını Türkiye’de ilk kuran bulut sağlayıcısı olarak yapay zekâ alanında büyük bir adım attıklarını belirten Bulutistan yöneticileri, firma olarak kendi küçük dil modelini (SLM) geliştirdiklerini, 2025’te yatırım bütçesinin yüzde 40’ının yapay zekâ donanımına ayrılacağını açıkladı. Bölgenin en büyük Decacorn Yapay Zekâ Bulut Servis Sağlayıcısı olma amacı ile hareket ettiklerini aktaran yöneticiler, Bulutistan’ın 2025 yılı itibarıyla artık sadece Bulut Hizmet Sağlayıcısı değil; uçtan uca Yapay Zekâ Bulutu Sağlayıcısı olarak konumlanacağını, servisin yanı sıra danışmanlık hizmeti de sunacaklarını açıkladılar.
Türkiye’nin en büyük yerli bulut hizmet sağlayıcılarından Bulutistan, 3 Aralık’ta ‘Bulutistan Yapay Zekâ Vizyonu” konulu bir basın buluşması gerçekleştirdi. Toplantıda Dünya ve Türkiye Yapay Zekâ verileri, Yapay Zekâ ve Bulut Altyapıları -GPU, LLM, Sanallaştırma, As a Service çözümler ve hedeflenen ekosistem gibi birçok konu ele alındı. Bulutistan Genel Müdürü Gökhan Gençtürk, Bulutistan Uluslararası Büyümeden Sorumlu Genel Müdürü Altuğ Eker, Bulutistan İcra Kurulu Üyesi Bulut Platform Mühendisliği Ekrem Sekman ve Bulutistan Yapay Zekâ Sektör Danışmanı Mete Gönç, sektöre ilişkin önemli açıklamalarda bulundu.
Toplantıda Bulutistan’ın yeni vizyonunu açıklayan Bulutistan yöneticileri, “Olağanüstü yetenekleri öncü yapay zekâ teknolojileriyle birleştirerek küresel dijital ekosistemi yeniden tanımlamayı hedefliyoruz” açıklamasında bulundu. Açıklamada, “Çalışanlarımız, iş ortağı ekosistemimiz ve faaliyet gösterdiğimiz pazardaki yetenekli ve yetkin insan kaynağını, yeni yapay zekâ yetkinlik setleri ile güçlendirmek en önemli gündem maddelerimizden biri” ifadesi kullanılırken, yapay zekâ teknolojilerine hem altyapı hem de servis katmanında yatırım yaparak, bu konuda sadece Türkiye’de değil, küresel çapta söz sahibi bir noktaya gelmek için çalışıldığının altı çizildi. Açıklamada ayrıca, güçlü iş birlikleri, yeni altyapı tasarımları, donanımları geliştirildiği belirtilerek, Türkiye’de yapay zekada kurumların ilk tercihi olacak “Yapay Zekâ Topluluk Bulutu”nu yakın dönem eylem planları olduğu belirtildi.
Gökhan Gençtürk: Bulutistan, Türkiye’de GPU makine parkını ilk kuran bulut sağlayıcısı
Bulutistan’ın Cloud Aİ (Bulut tabanlı yapay zekâ) konusunda Türkiye’de ve bölgede öncü bir rol almayı hedeflediğini ifade eden Bulutistan Genel Müdürü Gökhan Gençtürk, bu vizyon doğrultusunda Bulutistan’ın GPU makine parkını Türkiye’de ilk kuran bulut sağlayıcısı olduğunu söyledi. Bulutistan’ın yapay zekâyı etkin kullandığını belirten Gençtürk, “Müşterilerin veri kritikliğine göre hem sanallaştırılırmış ortamda hem de ‘özel’ bulut hizmeti verilebiliyoruz. Tüm kurumlar, yaratıcı yapay zekâ çözümleri kullanırken KVKK konusunda bir sorunları kalmıyor. Sağladığımız avantajlarımız bununla da sınırlı değil. Bulutistan iş ortakları ile hazır yaratıcı yapay zekâ çözümleri ya da müşterilerin kendi isteklerine göre şekillendirebilecekleri platformlar da sunuyoruz. Büyük bir talep alıyoruz” dedi.
Bulutistan’ın yapay zekâ alanında gerçekleştirdiği iş birlikleri hakkında Gençtürk, “Yapay zekâ konusunda sektörde bu alana ilk giren, çok ciddi bir bilgi birikimi ve ürünlere sahip Zack.Aİ ile iş birliği yapıyoruz. Müşterilerimize bir yol haritası çizmek için de danışmanlık hizmetlerini yakın zamanda başlatacağız.
Burada amacımız; uzun süreçlere dayalı, büyük projelerden çok müşterinin durumunu analiz ettikten sonra büyük yatırım gerektirmeyen hızlı kazanımlar ve orta vadeli planlar olmalı diye düşündük ve bu şekilde hareket ettik. Sağladığımız katma değerin müşterilerimiz tarafından görülmesi gerektiğini öngördüğümüzden bu konuyla alakalı işinin ehli çözüm ortaklarını hızlı şekilde sisteme dahil etmeyi planladık” ifadesini kullandı.
Bugünkü uygulamalarla yapay zekâ, şirketlere yüzde 30’lara varan ciro artışı geliştirmiş durumda
Gökhan Gençtürk, “Günümüzde yapay zekâ pazarı globalde 200 milyon doların üzerine çıkmış durumda. 2030 yılında hızlı gelişen yapay zekâ pazarının globalde 2 trilyon dolar olması bekleniyor. Şu anki yapay zekânın dünya ekonomisine 2.6 trilyon dolar katkı sağladığını görüyoruz. Yapay zekâ her geçen gün iş süreçlerine daha fazla katkı sunuyor. Bugünkü uygulamalarla yapay zekâ şirketlere yüzde 30’lara varan ciro artışı geliştirmiş durumdadır. Dünya genelinde şirketlerin %60’ı da yapay zekaya kendilerini adapte etmiş durumda. Ancak işin çok başındayız” dedi.
Bulutistan’dan teknoloji şirketlerine çağrı
Çok hızlı gelişen bir çağın başında olduğumuzu vurgulayan Gençtürk, “Yapay zekâ ülkemize ciddi bir fırsat sunuyor. Biz, gereken yatırımı yaparsak dünyada rekabet gücümüzü artırabiliriz. Perakendeden finansa, üretim şirketlerine kadar çok fazla taleple karşı karşıyayız. Bulutistan olarak altyapımızı hazırlamamız, platformlarımızı hazır tutmamız bizi sevindiriyor. İş ortakları ekosistemimizle önemli hizmetleri iş ortaklarımızla birlikte sorunsuz sunabiliyoruz. Gelişmek isteyen, yatırım yapan tüm teknoloji şirketlerine kendi ekosistemlerimiz ile ve kendi platformumuz ile yardımcı olabiliriz. Hepsine çağrıda bulunuyoruz, çünkü hep birlikte daha güçlü olduğumuza inanıyoruz” dedi.
Kendi küçük dil modelimizi (SLM) geliştirdik
“Bulutistan platform mühendislik ekibimiz ile kendi küçük dil modelimizi (SLM) geliştirmeye başladık. Bu, bizim için önemli bir öğrenme sürecinin parçası. Ayrıca, Türkiye’deki yapay zekâ geliştiricileri ve büyük kurumların veri analitiği ya da yazılım ekiplerinin GPU testi taleplerini karşılayacak bir sunucu altyapısı kurduk. Openstack altyapımıza GPU sunucuları entegre ederek, saatlik, rezervli veya dedike GPU kart taleplerine yanıt verecek ücretlendirme modelleri geliştiriyoruz” diyen Bulutistan Genel Müdürü Gökhan Gençtürk, son olarak şu bilgileri verdi:
“Intel ve Nvidia gibi firmalarla küresel düzeyde iletişim kurarak, kendi GPU-as-a-Service (GPUaaS) mimarimizi oluşturuyor ve bunu donanım üreticileriyle iş birliği yaparak altyapımıza dahil ediyoruz. Yapay zekâ sistemlerinin eğitilmesi, iyileştirilmesi ve son kullanıcıya sunulması için farklı donanım katmanları kuruyoruz. GPUaaS yapısının üzerine, yapay zekâ geliştiricileri için bir platform mimarisi inşa ediyor ve LLM-as-a-Service (LLMaaS) sunabilir hale geliyoruz. Ayrıca, kendi mühendislik ekiplerimizin ve iş ortaklarımızın geliştirdiği yapay zekâ servislerini bir araya getirerek, bir AI-as-a-Service (AIaaS) ekosistemi oluşturuyoruz.”
Eker: Üretken yapay zekâ tüm iş yapısını değiştirecek
Doğru tasarlanmış yapıları müşteri kullanımına açmanın ve ürüne odaklanmanın akıllıca olduğunu söyleyen Bulutistan Uluslararası Büyümeden Sorumlu Genel Müdür Altuğ Eker ise sektörlerden bağımsız yapay zekânın iş hayatında her alana dokunduğunu, 2 yıl içerisinde yapay zekânın iş dünyasının çok ciddi bir parçası olacağını belirtti. Eker, “Yapay zekâdan en çok yararlanan ilk 5 sektörü; E-ticaret, Finans, Üretim, Sağlık, Eğitim ve Telekom olarak sayabiliriz. Yine, Konuşma Bazlı Arama, İletişim Merkezi Analitiği, Kişiselleştirme, Tasarım ve Yaratıcılık, Sanal Asistanlar, Kod Üretimi, İçerik Üretimi gibi alanlarda da yapay zekâ kullanılan alalar açısından ön plana çıkmaktadır” dedi.
Üretken yapay zekânın küresel ekonomiye trilyonlarca dolar değer katabileceğini söyleyen Eker, “Üretken yapay zekâ kullanım alanlarının sağlayabileceği değerin yaklaşık yüzde 75’i müşteri operasyonları, pazarlama ve satış, yazılım mühendisliği ve Ar-Ge gibi 4 alanda yoğunlaşacak.
Üretken yapay zekâ, tüm sektörlerde önemli bir etkiye sahip olacak. Üretken yapay zekâ, bazı bireysel faaliyetleri otomatikleştirerek bireylerin yeteneklerini artırma potansiyeline sahip ve tüm iş yapısını değiştirecek. Genel ekonomi çapında iş gücü verimliliğini önemli ölçüde artırabilir. Ancak bu durum, işçilerin iş faaliyetlerini değiştirmelerini veya yeni işlere geçmelerini desteklemek için yatırımlar gerektirecektir” değerlendirmesini yaptı.
ABD’deki şirketimizle teknoloji transferi yapıyoruz, yapay zekâ pazarına liderlik edeceğiz!
Üretken yapay zekanın çok farklı uygulamaları beraberinde getirdiğini ifade eden Eker, “Müşteri portföyümüzdeki şirketlerle görüştüğümüzde şirketlerin yapay zekaya yatırım yapmak istediğini gördük. Şu an hem Avrupa merkezimi hem de Türkiye merkezimizde CPU’lu sunucular üzerinden kapasite kullanımı açtık. Bu yıl ABD’de bir şirket kurduk. Orada teknoloji transferi yapıyoruz. Servis tarafında görüştüğümüz 5 tane yapay zekâ şirketi var. ABD’deki bir yapay zekâ firmasının Türkiye’de hizmet verebilmesi için buradaki bir bulut veri sağlayıcısı ile çalışması gerekiyor. Biz de burada oradaki teknolojileri Türkiye’ye getirerek karşılıklı çalışıyoruz. Intel’in SAP programı denilen Cloud Services Privitedet denilen programına kabul edildik. Bu programa dair süreçlerin sonucunda Intel’le birlikte cloud programları konusunda önemli bir gelişmeyi Türkiye’ye ve Avrupa’ya getirmiş olacağız. Yapay zekâ geliştiricilere yönelik önemli uygulamaları yapay zekâ dönüşüm danışmanlığını profesyonel bir yapı ile destekleyerek sadece bir servis sağlayıcı olmaktan çıkıp bunun danışmanlığını da verebilecek bir noktaya kendimizi taşıdık” dedi.
“Gelecekte konuşulacak konuların başında bu büyük veri merkezlerinin enerji ihtiyaçları olacak”
“Bulut tarafında 400’ün üzerinde çalıştığımız çok ciddi bir ekosistemimiz var” diyen Eker, “Platformumuzu hazırladık. Yapay zekâ pazarına da bu anlamda liderlik etmek istiyoruz. Bugün bir yapay zekâ altyapısını çalıştırabilmek için kabin başına 40 KW gibi bir enerji almak gerekiyor. Veri merkezi tarafında enerji yatırımları öne çıkmış durumda. Gelecekte konuşulacak konuların başında bu büyük veri merkezlerinin enerji ihtiyaçları olacak. Markamızın hissedarlarından DxBV’nin belirlediği 3 alan bu nedenle çok önemli. Çünkü veri merkezi, bulut ve yönetilen hizmetler yapay zekayı oluşturan ana alanlar. DxBV’nin hem veri merkezi yatırımı hem bulut yatırımı hem de yönetilen hizmetler tarafındaki yatırımı uzun soluklu sürdürülebilir bir değişimi göstermekte. Enerji merkezlerinin yapay zekâya uygunluğu alanında Türkiye’de ve dünyada Ar-Ge çalışmaları artıyor. Gelişen teknoloji ile daha az enerji ihtiyaçları ve daha az iklimlendirme sağlanmış olabilecek” ifadesini kullandı.
2025’te yatırım bütçesinin yüzde 40’ı yapay zekâ donanımına ayrılacak
Bulutistan’ın yapay zekâ konusunda yatırımları hakkında bilgi veren Altuğ Eker, “Bulutistan 2025 yılı itibarıyla artık sadece Bulut Hizmet Sağlayıcısı değil, uçtan uca Yapay Zekâ Bulutu Sağlayıcısı olarak kendini konumlandırmaya başlayacak. Bu aşamada 2025 yılında yatırım bütçemizin en az yüzde 40’ı yapay zekâ donanım yatırımlarına odaklanacak ve bu oran yıllar bazında artarak devam edecek. Yatırımlarımızı Yapay Zekâ odağı ile yaparken, bulut servislerinde 400’den fazla iş ortağı ile yarattığımız ekosistemin bir benzerini Yapay Zekâ şirketleri ile iş ortaklıkları yaparak büyütmeyi ve Yapay Zekâ start-up’larının ölçeklenebilmesi için kaynak ayırmayı planlıyoruz” dedi.
Intel ve Nvidia ile yakın iş birliği içinde çalışıyoruz ve sonuçları yakında paylaşacağız
Bulutistan’ın iş birliklerine büyük önem verdiğini ifade eden Eker, “Bulutistan, Zack AI’ın yapay zekâ çözümlerini müşterilerine sunacak ve diğer yapay zekâ çözümlerinin altyapısını sağlayacak. Intel ve Nvidia ile yakın iş birliği içinde çalışıyoruz ve sonuçları yakında paylaşacağız. Ayrıca, HPE ve Lenovo’nun Avrupa ekipleriyle birlikte Bulutistan’ın yapay zekâ donanım mimarisini geliştirdik. Amerika’daki şirketimiz ise yeni yapay zekâ girişimlerini takip ederek, hizmet verdiğimiz pazarlara teknoloji transferi yapıyor olacak” diye konuştu.
Üretken yapay zekânın her geçen gün farklı sektörlerde yeni uygulamalarla dikkat çektiğini anlatan Eker, “Başarılı, yüksek performanslı ve güvenilir bir yapay zekâ geliştirmek ciddi maliyetler gerektiriyor. Ayrıca, bu çözümlerin ölçeklenmesi de ayrı bir ticari zorluk. Büyük kurumsal firmalar, kendi üretken yapay zekalarını geliştirmek yerine, ihtiyaçlarına en uygun ürünü entegre etmeyi tercih ediyor. Bu durum, Bulutistan ve Zack AI gibi yapay zekâ bulutu sağlayıcıları için büyük fırsatlar yaratıyor. Sektörel deneyim ve teknik derinlik ile üretken yapay zekâ çözümlerini sunarak, kurumların karşılaştığı engelleri ortadan kaldırıyor ve maksimum fayda sağlamalarını sağlıyoruz” şeklinde konuştu.
Gönç: Devlet desteği sağlanırsa, bölgeye hâkim yapay zekâ şirketleri Türkiye’den çıkar!
Yapay zekânın 10 sene içinde 1 trilyon doları geçecek bir pazar oluşturacağını öngördüklerini belirten Bulutistan Yapay Zekâ Sektör Danışmanı Mete Gönç, “Yapay zekâ, tüm dünyada büyümesini sürdürüyor. Sadece ABD’de dev şirketler, dünyanın birçok yerinde yarım trilyon dolara yakın veri merkezleri kuracaklarını açıkladılar. Hatta enerji problemini çözmek için nükleer santral alacağını açıklayan şirket bile oldu. Yine 5 sene içerisinde iş gücünün yüzde 50’sinin tamamen AI (yapay zekâ) tarafından gerçekleşmesini bekliyoruz. Sadece operasyon tasarrufu 404 milyar dolarlık bir pazarda en az yüzde 10 olacak. Birçok alanda da rakamlar bu şekilde seyredecek” dedi.
“Türkiye’nin acilen bir AI master planına ihtiyacı var” diyen Gönç; “Bu alanda faaliyet gösteren şirketlere ciddi anlamda destek sağlanması gerekiyor. Bu alanda çok yetenekli beyinlerimiz var, önemli olan beyin göçünü durdurmak. Gerekli destek sağlanırsa bölgede oyun kurucu ve bölgesine hâkim milyar dolarlık yapay zekâ şirketleri Türkiye’den çıkabilir” ifadesini kullandı.
Bulutistan, bölgenin en büyük Decacorn Yapay Zekâ Bulut Servis Sağlayıcısı olacak
Bulutistan’da hedeflerin hep dinamik tutulduğunun altını özenle çizen Gönç, “Bulutistan’ın yakın hedefi 2025 yılı itibarıyla hizmet verdiği pazarlarda, GPUaaS, LLMaaS ve AIaaS katmanlarında çözümlerinin sayısını artırmak ve müşterilerine yayılımını sağlamak olacak. Hedeflerimiz arasında; 2030’a kadar istikrarlı büyüyüp yapay zekâ çözümlerini de ekleyerek, Unicorn olmanın da ötesinde bölgenin en büyük Decacorn Yapay Zekâ Bulut Servis Sağlayıcısı olmak var.
“Verimlilik artışı sağlanacak konularda hızlı kazanımlar yaratmayı hedefliyoruz”
Yapay zekânın inanılmaz hızlı bir şekilde geliştiğini ifade eden Gönç, “Önümüzdeki 2-3 yıl içerisinde bütün kurumların bu dünyaya uyması gerekiyor. Bulut üzerinden erişebileceğiniz bir yapay zekaya ihtiyaç var. 7/24 çalışabilen Türkçeye uyumlu, doğruluk oranı yüksek bir modele sahibiz. Bu model, artık bütün ekosisteme açık hale geldi. 2025 yılı Agentic AI olarak geçecek. Bütün dünya Agentic AI’ı konuşacak, Türkiye buna adapte olacak. Firmaların yapay zekaya nereden başlayacağı konusunda tereddütleri var. Sunduğumuz servis hizmetinin yanında danışmanlık hizmeti ile firmaların temel problemlerini, ileriye gitmek istedikleri konuları ortaya çıkarıyoruz. Daha sonra elimizdeki verilere bakarak verimlilik artışı sağlayabileceğimiz konulara yöneliyoruz. Verimlilik artışı sağlanacak konularda hızlı kazanımlar yaratmayı hedefliyoruz. Bu adaptasyona en hızlı şekilde geçilmesi gerekiyor. Bulutistan’ın buradaki çalışmaları ve uygulamaları çok iyi. Yapay zekâ alanında çok güçlü beyinler var. Bu beyinleri kullanmak lazım” dedi.
Mete Gönç son olarak şu ifadeleri kullandı: “Yapay Zekâ geliştirmek için gereken kapasite, kurumların ve geliştiricilerin kendi sistem odalarındaki sunucularla sağlanamaz. Özellikle üretken yapay zekâ çözümleri, bulut ortamlarında var olmalıdır. Bu nedenle, yapay zekâ ve bulut artık birbirinden ayrılmaz iki konu haline gelmiştir. Araştırmalar, yapay zekânın 2030’a kadar dünya ekonomisine 7 trilyon dolar katkı sağlayacağını gösteriyor. Bu büyüklüğün gerçekleşebilmesi için büyük bulut kapasiteleri ve veri merkezi yatırımları gerekecek. Türkiye’de de aynı ihtiyaçlar söz konusu. Bu konu özelinde Sabancı Holding, %75 hissedarımız olarak hem Türkiye hem de dünya için büyük yatırım planlarını harekete geçirmiştir.”
Teknoloji
Samsung, kişiselleştirilmiş mobil yapay zekâ deneyimleri için geleceğe hazır güvenlik özelliklerini tanıttı


Samsung’un yakında çıkacak olan Galaxy akıllı telefonlarda gizliliği ve kullanıcı kontrolünü güçlendirecek inovasyonları arasında Knox Enhanced Encrypted Protection, güncellenmiş Knox Matrix tehdit yanıtı ve kuantum dirençli Secure Wi-Fi gibi yenilikçi çözümler yer alıyor.
Samsung Electronics One UI 8 ile piyasaya sürülecek yeni Samsung Galaxy akıllı telefonlarında kullanılacak bir dizi yeni güvenlik ve gizlilik güncellemesini duyurdu. Samsung’un hızla gelişen dijital dünyada güçlü ve güvenilir mobil teknolojiler sunma konusundaki kararlılığının altını çizen güncellemeler, cihaz üzerinde sunulan yapay zekâ yeteneklerine yeni koruma özellikleri kazandırıyor, cihazlar arası tehdit algılamayı genişletiyor ve kuantum dirençli şifrelemeyle ağ güvenliğini artırıyor.
Kişiselleştirilmiş yapay zekâ için yeni nesil mobil güvenlik
Samsung, mobil güvenlik alanındaki son teknolojisi olarak, kişiselleştirilmiş ve yapay zekâ destekli yeni nesil özellikleri korumak üzere tasarlanmış yeni bir mimariye sahip Knox Enhanced Encrypted Protection (KEEP)’i tanıttı. KEEP, cihazın güvenli depolama alanında şifreli ve uygulamaya özel depolama ortamları oluşturarak her uygulamanın yalnızca kendi hassas bilgilerine erişebilmesini sağlıyor. Galaxy’nin Kişisel Veri Motoru Personal Data Engine (PDE) çözümünü destekleyen KEEP, Now Brief ve Akıllı Galeri arama gibi özelliklerin çalışmasını sağlayan rutinler ve tercihler gibi kullanıcının son derece kişisel bilgilerini güvence altına alıyor. Tüm bu bilgiler tamamen cihazda kalıyor, KEEP tarafından korunuyor ve Samsung’un kurcalamaya dayanıklı donanım güvenliği platformu Knox Vault ile daha da korunaklı hale getiriliyor. Bunlar, verileri sıkı bir şekilde koruyarak ve kullanıcının kontrolü altında tutarak kişiselleştirilmiş yapay zekâ yetenekleri sunan Galaxy AI için kusursuz bir temel oluşturuyor. KEEP, sistem seviyesindeki yapısı sayesinde Galaxy AI inovasyonları genelinde ölçeklendirilebiliyor. PDE’ye ek olarak, KEEP artık Now Brief, Smart Suggestions ve kullanıcıya özel girdilere dayanan diğer cihaz içi özellikleri de koruyor. Böylece gizlilikten ödün vermeden daha gelişmiş yapay zekâ deneyimleri sunuluyor. KEEP ile Samsung, mobil cihazların arka planda verileri koruma şeklini yeniden tanımlayarak gizliliği bir ayar olmaktan çıkarıp cihaza yerleşik bir tasarım ilkesine dönüştürüyor.
Tehdit yanıtları Knox Matrix ile daha akıllı ve daha bağlantılı
Yapay zekâ giderek daha fazla ekosisteme entegre oldukça, Samsung Knox Matrix öncülüğünde, hem kullanıcılara daha güçlü güvenlik sunuyor hem de daha fazla şeffaflık ve kontrol imkanı tanıyan koruma çözümleri geliştiriyor. Knox Matrix’i One UI 8 ile ileri taşıyan Samsung, bağlı Galaxy cihazlarda daha proaktif ve kullanıcı dostu koruma sağlıyor. Bir cihaz, sistem manipülasyonu veya kimlik sahteciliği gibi ciddi bir risk konusunda işaretlendiğinde, Samsung Account’tan otomatik olarak çıkış yapılıyor ve tehditlerin yayılmasını önlemek için bulut bağlantılı hizmetlere erişim kesiliyor. Kullanıcılar, bağlı Galaxy cihazlarında bildirimler alabiliyor, sorunu inceleyebiliyor ve önlemler almak için “Cihazlarınızın güvenlik durumu” sayfasına yönlendiriliyor. En yeni güvenlik durumu güncellemelerine sahip olmayan cihazlara bile sarı düzeyde bir uyarı gönderiliyor. Bu, güvenlik açıkları büyümeden kullanıcıların önlem almasına yardımcı oluyor. Tüm yeni güncellemeler bir araya gelerek Samsung’un Galaxy ekosistem düzeyinde sunduğu korumayı daha dinamik, sezgisel ve görünür hale getiriyor ve tüm cihazların daha güvenli ve daha bilinçli kullanılmasını sağlıyor.
Secure Wi-Fi, kuantum dirençli şifrelemeyle güçlendirildi
Güvenli kuantum taahhüdünü sürdüren Samsung, kuantum sonrası şifreleme özelliğini Secure Wi-Fi’ye de getirdi. Galaxy S25 serisinde ilk kez sunulan bu güvenilir yaklaşım, Kuantum Sonrası Gelişmiş Veri Koruma (Post-Quantum Enhanced Data Protection/EDP) ile genişletilmiş oldu. Secure Wi-Fi, yeni bir şifreleme çerçevesiyle de güncellendi. Özellikle kuantum bilişim çağında ortaya çıkması beklenen yeni tehditlere karşı ağ korumasını güçlendirmek için tasarlanan bu çözüm, şifreli bağlantıların temelini oluşturan anahtar değişim sürecini güvence altına alıyor, kamuya açık ağlarda bile güçlü bir gizlilik sağlıyor. Kuantum bilişim, tam olarak hayata geçirilince günümüzün birçok veri koruma yöntemini altüst edebilir. Bu nedenle, kuantum sonrası şifrelemenin entegre edildiği Secure Wi-Fi, kuantum teknolojisi olgunlaştığında şifrelenmiş verileri ele geçirip kırmak amacıyla yapılabilecek “önce veri topla, sonra şifresini kır” taktiği olarak bilinen saldırılara karşı dayanıklı olacak şekilde geliştirildi. Bu güncelleme, Galaxy cihazları ile Samsung sunucuları arasındaki güvenli geçişi güçlendiriyor. Yeni çözümler, halka açık Wi-Fi gibi yüksek riskli ortamlarda veri aktarımlarının bütünlüğünü güvenle koruyor.
Geleceğe hazır bu temel özelliklerin yanı sıra Secure Wi-Fi, bir dizi gelişmiş gizlilik özelliği de sunuyor:
- Auto Protect: Kafeler, havaalanları veya oteller gibi halka açık yerlerde otomatik olarak etkinleşiyor ve kullanıcı müdahalesi gerekmeden Wi-Fi bağlantılarını güvence altına alıyor.
- Enhanced Privacy Protection (EPP): İnternet trafiğini şifreliyor ve paket şifreleme ile aktarımları birleştirerek cihaz bilgilerini anonim hale getirip izlenmeyi önlüyor.
- Protection Activity: Hangi uygulamaların ve ağların güvenliğinin sağlandığını ve zaman içinde ne kadar verinin şifrelendiğini göstererek koruma geçmişine dair bir görünüm sunuyor.
Yerleşik koruma özelliklerine sahip güvenilir platform
En yeni inovasyonların yanı sıra Samsung, Galaxy deneyimine özgü temel korumaları da güçlendirmeye devam ediyor. Güçlenen bu özellikler, donanım ve yazılım genelinde koruma sağlayan çok katmanlı güvenlik yaklaşımıyla, kullanıcılara daha fazla görünürlük ve kontrol sunuyor.
- Knox Vault, şifreler, PIN kodları ve biyometrik bilgiler gibi hassas kimlik bilgilerini fiziksel olarak izole edilmiş bir ortamda güvence altına alarak, ana işletim sistemi tehlikeye girse bile bu verileri koruyor.
- Otomatik Engelleyici, varsayılan bir özellik olarak savunma sağlıyor, yetkisiz uygulama yüklemelerini engelliyor, komut tabanlı saldırıları kısıtlıyor ve potansiyel “sıfır tıklama” tehditlerinden kaynaklanan riskleri azaltıyor.
- Gelişmiş Zekâ Ayarları, kullanıcılara yapay zekâ özellikleri için online veri işlemesini durdurma seçeneği sunuyor, böylece kişisel bilgiler tamamen kullanıcının kontrolü altında cihazda kalıyor.
- Gelişmiş Hırsızlık Koruması, Kimlik Kontrolü ve Güvenlik Gecikmesi gibi güvenlik önlemlerini kullanarak yetkisiz erişimleri önlüyor; hırsızlık gibi yüksek riskli durumlarda bile kişisel verileri koruma altına alıyor.
Söz konusu güncellemeler, inovasyonlarla birlikte artan risklere karşı mobil güvenlik sağlama konusunda Samsung’un uzun soluklu taahhüdünü güçlendiriyor. Sunulan yenilikler, KEEP ile kişiselleştirilmiş yapay zekâ özelliklerinin cihazdaki gizliliğini güçlendiriyor, Knox Matrix aracılığıyla şeffaflığı ve kullanıcı kontrolünü genişletiyor, geleceğe hazır daha güvenli Galaxy deneyimleri için Secure Wi-Fi’ye kuantum dirençli koruma kazandırıyor. Güvenlikle ilgili yeni zorluklar ortaya çıktıkça Samsung, şimdiki ve bir sonraki adımı atmaya her zaman hazır bir şekilde, yerleşik güvenlik önlemleri sunmaya devam ediyor.
Mobil Teknoloji
KONAMI ve FIFA, e-spor ortaklıklarını 2026’ya kadar uzatarak daha da güçlendirdi


2025 ve 2026 yılları boyunca gerçekleşecek FIFAe yarışmaları aracılığıyla dünya çapında futbol esporunun gelişimini desteklemeye devam ediyor. Bu amaçla KONAMI, bugün yaptığı açıklamayla Fédération Internationale de Football Association (FIFA) ile ortaklığını sürdüreceğini duyurdu. eFootball™’un mobil ve konsol kategorilerinde yer aldığı iki FIFAe World Cup™ turnuvası hem bu yıl hem de gelecek yıl düzenlenecek. Dünya çapında gerçekleşecek açık eleme sürecine katılımcı ülke sayısının artması bekleniyor.
eFootball™’un mobil ve konsol kategorilerinde yer aldığı FIFAe World Cup 2024™, geçtiğimiz aralık ayında dünyanın dört bir yanından 14 milyondan fazla oyuncunun katılımıyla çevrimiçi olarak gerçekleştirildi. Turnuvaya mobil versiyonda 16, konsol versiyonunda ise 18 ülke temsil edildi. Final müsabakaları tüm dünyaya çevrimiçi olarak yayınlandı ve konsol sürümünde eş zamanlı maksimum izleyici sayısı 400.000’i* aştı; bu, bir eFootball™ e-spor etkinliğinde bugüne dek ulaşılan en yüksek sayı oldu.
Küresel futbol camiasının espor heyecanını daha da artırmak amacıyla 21 Temmuz Pazartesi günü “Tokyo’da eFootball Dünya Festivali” etkinliği düzenlendi ve eFootball™ serisinin 30. yıl dönümü kutlandı. Sahne etkinliğimizde, FIFA ve KONAMI arasındaki ortaklık anlaşmasının, 2025 ve 2026’da eFootball™’un da yer aldığı FIFAe World Cup™’ı kapsayacak şekilde uzatıldığını duyurduk. Bu yılki FIFAe Dünya Kupası 2025™’te hem katılımcı ülke sayısı hem de FIFPRO iş birliğiyle karşılaşmalara katılacak oyuncu sayısı artıyor.
Mobil ve konsol segmentlerinde eFootball™’un da yer alacağı FIFAe Dünya Kupası 2025™, FIFAe Finalleri 2025 kapsamında önümüzdeki aralık ayında Suudi Arabistan’da düzenlenecek. Futbol odaklı esporu daha da erişilebilir yapma hedefiyle, mobil ve konsol kategorilerinde eFootball™’un da yer aldığı iki FIFAe World Cup™, yerel ve bölgesel aktivasyonlarla birkaç ay sürecek açık bir eleme döneminden geçecek. Bu yılki eleme süreci, FIFA üyesi daha fazla derneğin elemelerde yarışmasına olanak tanıyarak, gerçek anlamda küresel ve sürdürülebilir bir ekosistemin temellerinin atılmasını sağlayacak. Oyuncular daha detaylı bilgiye eFootball™ resmî web sitesinden ve FIFA.GG‘den ulaşabilirler. Ayrıca FIFPRO ile yapılacak iş birliğiyle müsabakaya katılacak kulüp ve oyuncu sayısı daha da artacak.
Önceki turnuvada olduğu gibi bu turnuvada da Japonya temsilcileri, Japonya Futbol Federasyonu (JFA) tarafından düzenlenen “JFA eJapan Ulusal Futbol Takımı Seçme Turnuvası 2025” ile seçilecek. Seçme turnuvasının detayları, kesinleştikten sonra JFA resmî web sitesi JFA.jp‘de duyurulacak.
Detaylı turnuva takvimi ve katılım prosedürleri kesinleştiğinde eFootball™ resmî web sitesinde ve FIFA.GG’de duyurulacak. “Tokyo’daki eFootball Dünya Festivali”nin sahne etkinliğini YouTube’daki “eFootball™ Kanalı”ndan da izleyebilirsiniz.
eFootball™ Serisinin 30. Yıl Dönümü Özel Etkinliği: https://youtube.com/live/jXADFc15B14?feature=share
Konami Digital Entertainment, FIFAe ile devam eden iş birliği aracılığıyla daha fazla futbol taraftarına ve futbol topluluğuna heyecan dolu saatler vadediyor.
Teknoloji
KOBİ’ler siber tehditlerle nasıl baş edebilir?


Dijital güvenlik büyük şirketlere mahsus bir lüks değil, her ölçekteki işletme için bir gereklilik. Kurumsal firmalar siber güvenlik savunmalarını güçlendirdikçe siber suçlular odak noktalarını, genellikle değerli verilerini korumak için gerekli gelişmiş güvenlik önlemlerinden yoksun olan küçük ve orta ölçekli işletmelere (KOBİ’ler) yöneltti. Siber güvenlik şirketi ESET, KOBİ’lerin artan siber tehditlere karşı nasıl bir güvenlik stratejisi oluşturması gerektiğine yönelik önerilerini paylaştı.
2025 Verizon Veri İhlali Araştırmaları Raporu, KOBİ mağdurlarının sayısının büyük kuruluşların dört katı olduğunu gösteriyor. Birçok KOBİ risklerini hafife alıyor ve şifreleme, veri yedekleme ve çok katmanlı savunma gibi temel güvenlik önlemlerini uygulamaya koymakta zorlanıyor. Küçük işletmelere yönelik siber saldırılar nadiren kamuoyunda tepkiye neden oluyor ve bu da siber suçluların güvenlik açıklarını tespit edilmeden kullanmaya devam etmesine olanak tanıyor. Siber olaylar, Allianz Risk Barometresi 2024’te ilk kez küresel risk sıralamasında birinci olarak öne çıktı. Rapora göre, veri ihlalleri (%59) en büyük endişe kaynağı olurken bunu kritik altyapı ve fiziksel varlıklara yönelik siber saldırılar (%53) ile artan kötü amaçlı yazılım ve fidye yazılımı tehdidi (%53) takip ediyor.
Bir veri ihlali; davalara, müşteri güveninin kaybedilmesine ve rekabetçi konumun zayıflamasına neden olabilir. Çoğu işletmenin; müşteri bilgileri, mali kayıtlar ve fikri mülkiyet dâhil olmak üzere büyük miktarda hassas veri topladığından kritik bilgilerin korunması için güvenlik önlemleri alması şarttır.
KOBİ’lerin karşılaştığı en yaygın siber tehditler
● Kimlik avı, siber suçluların sahte e-postalar, metinler veya web siteleri kullanarak çalışanları kullanıcı adları, parolalar veya finansal bilgiler gibi hassas bilgileri ifşa etmeleri için kandırdığı en yaygın tehditlerden biridir.
● İş e-postalarının ele geçirilmesi (BEC), siber suçluların güvenilir yöneticileri veya ortakları taklit ederek çalışanları para aktarmaya veya gizli bilgileri ifşa etmeye yönlendirdiği bir sosyal mühendislik taktiğidir.
● Virüsler, casus yazılımlar ve Truva atları gibi kötü amaçlı yazılımlar sistemlere zarar verebilir, hassas bilgileri çalabilir veya iş süreçlerini bozarak maliyetli kesintilere yol açabilir.
● Fidye yazılımı, bir işletmenin verilerini kilitleyen ve şifre çözme anahtarı için fidye talep eden bir kötü amaçlı yazılım türüdür. Bu durum, özellikle fidyeyi ödeyecek veya verileri etkili bir şekilde kurtaracak kaynaklara sahip olmayan KOBİ’ler için operasyonel kesinti, veri kaybı ve itibar kaybına neden olabilir.
● Yeniden kullanılan parolalar ve çok faktörlü kimlik doğrulama (MFA) eksikliği, siber suçluların sistemlere ve verilere yetkisiz erişim sağlamasına olanak tanıyan kapıları daha da açmaktadır.
● Güncel olmayan yazılımlar ve yama güvenlik açıkları, gözden kaçan diğer risklerdir. Siber suçlular sistemlere sızmak ve veri ihlallerine ya da diğer hasar türlerine neden olmak için bu açıklardan faydalanır.
● Tedarik zinciri saldırılarının da önemi artıyor. Verizon’un Veri İhlali Araştırma Raporu’na göre, 2024’teki ihlallerin %30’u yazılım tedarik zincirleri, barındırma ortağı altyapıları veya veri sorumluları dâhil olmak üzere üçüncü taraflar veya tedarikçilerle bağlantılıydı.
KOBİ’ler için dijital güvenlik
Kapsamlı bir siber güvenlik stratejisi uygulamak çok önemli. KOBİ’ler en son tehditler hakkında bilgi sahibi olarak ve önleme öncelikli bir zihniyet benimseyerek varlıklarını, itibarlarını ve geleceklerini koruyabilirler. Sağlam bir siber güvenlik stratejisi oluşturmak için aşağıdaki adımlar atılmalıdır:
Risk değerlendirmesi. Kapsamlı bir risk değerlendirmesi ile başlayın. Bu, müşteri verileri, fikri mülkiyet ve mali kayıtlar gibi kritik varlıkların tanımlanmasını; kimlik avı saldırıları ve fidye yazılımları gibi potansiyel tehditlerin değerlendirilmesini ve güncel olmayan yazılım veya yetersiz çalışan eğitimi gibi güvenlik açıklarının değerlendirilmesini içerir. Riskler belirlendikten sonra, potansiyel etki ve olasılıklarına göre önceliklendirilmelidir.
Sistem güvenliği. Kötü niyetli faaliyetleri engellemek için antivirüs yazılımı, VPN, parola yöneticisi, güvenlik duvarları ve diğer güvenlik araçlarına yatırım yapın, yetkisiz erişimi önlemek için verileri şifreleyin ve şüpheli faaliyetleri izlemek için tespit ve önleme sistemleri kullanın. İhlallerin yüzde yirmisi, ilk erişimi elde etmek için güvenlik açıklarından yararlanılarak başlatılmıştır. Düzenli, otomatik yedeklemeler de zorunludur. Daha fazla KOBİ bulut hizmetlerine geçtikçe Bulut Güvenliği Duruş Yönetimi (CSPM) hayati bir araç olarak ortaya çıkmıştır. CSPM, bulut yapılandırmalarındaki güvenlik açıklarının belirlenmesine ve giderilmesine yardımcı olarak verilerin güvende kalmasını sağlar. Ayrıca yapay zekâ (AI) ve makine öğrenimi (ML), anormallikleri ve potansiyel tehditleri gerçek zamanlı olarak tespit ederek siber güvenliği dönüştürüyor ve işletmelerin riskleri proaktif olarak azaltmasına olanak tanıyor.
Eğitimler. İhlallerin %60’ında hatalar veya sosyal mühendislik saldırıları da dâhil olmak üzere insan hataları rol oynamıştır. Bu nedenle, sürekli siber güvenlik eğitimi şarttır. İşletmeler çalışanlarını en yaygın güvenlik açıkları konusunda eğitmeli, şüpheli faaliyetleri fark edebilmelerini ve risk yönetimi süreçlerini yürütebilmelerini sağlamalıdır.
Kılavuzlar ve politikalar. Hassas verileri yetkili personelle kısıtlamak için erişim kontrol politikaları, şifreleme gibi veri koruma önlemleri veya parola protokolleri ve çok faktörlü kimlik doğrulama (MFA) uygulayın. Sıfır güven mimarisi “asla güvenme, her zaman doğrula” ilkesine göre çalışır. Bu yaklaşım, kullanıcıların ve cihazların sürekli olarak kimliklerinin doğrulanmasını ve onaylanmasını gerektirerek yetkisiz erişim riskini önemli ölçüde azaltır.
Uyumluluk. Yasal sonuçlardan veya para cezalarından kaçınmak için düzenleyici çerçevelere uyum zorunludur. İşletmeler geçerli gereklilikleri belirlemeli, gerekli kontrol prosedürlerini uygulamalı ve politikaların, risk değerlendirmelerinin ve olay müdahalelerinin ayrıntılı kayıtlarını tutmalıdır.
Olay müdahale planı. Güvenlik ihlallerinin tespit edilmesi, kontrol altına alınması ve hafifletilmesine yönelik doğru süreç, dijital güvenlik stratejisinin bir diğer önemli bileşenidir. Özel bir olay müdahale planı, müdahale ekibinin rol ve sorumluluklarını ana hatlarıyla belirler, paydaşları bilgilendirmek için dâhili ve harici iletişim stratejileri oluşturur ve gelecekteki güvenlik önlemlerini güçlendirmek için bir inceleme süreci tanımlar.
Denetimler ve izleme. Siber tehditler sürekli gelişmektedir, bu nedenle güvenliği korumak için sürekli izleme gereklidir. İşletmeler, savunmaları değerlendirmek ve güvenlik açıklarını belirlemek için düzenli denetimler yapmalıdır.
-
Genel5 yıl önce
Toyota Corolla Hatchback Tanıtıldı, İŞTE FİYAT LİSTESİ!!
-
Genel6 yıl önce
İletişim
-
Genel6 yıl önce
Biz Kimiz?
-
Genel6 yıl önce
Reklam ve Sponsorluk
-
Genel6 yıl önce
Gizlilik politikası
-
Genel5 yıl önce
Bu Tarihi Not Edin! “30-31 Mayıs 2020”
-
Genel5 yıl önce
Renault’dan Kaçırılmayacak Kampanya: “Şimdi Al Eylül’de 750TL Taksitle Ödemeye Başla”
-
Genel5 yıl önce
Yaz tatili öncesi lastiklerinizi kontrol etmeyi ihmal etmeyin