Connect with us

Teknoloji

Dr. Ömer Fatih Sayan: GELECEĞİ ŞEKİLLENDİREN SADECE TEKNOLOJİ DEĞİL, ONUN ARKASINDAKİ NİYET

Bilişim dünyasının bugününe ve geleceğine teknoloji perspektifinden bakan ve bu yıl 24. kez gerçekleştirilen Bilişim Zirvesi’24, “efficiency” mottosu ve “Etkililik, Etkinlik, Verimlilik” teması ile 24 Ekim 2024 tarihinde Fişekhane’de gerçekleştirildi. Kamu, bilişim, akademi ve iş dünyasının bir araya geldiği zirvede ileri teknolojilerin yön verdiği dijital çağın geleceği, alanında uzman isimler tarafından ele alındı. Zirvenin açılış programında, Türkiye Zeka Vakfı Başkanı Emrehan Halıcı, “Zekaların Ortaklığı” başlıklı sunumunu gerçekleştirdi. T.C. Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı Bakan Yardımcısı Dr. Ömer Fatih Sayan’ın “Milli ve Akıllı Çözümler” sunumu ve söylemleri dikkat çekti.

Teknoloji ve bilişimin güncelini ve gelecek gündemini ele alarak sektöre yol haritasını belirlemede rehberlik eden Bilişim Zirvesi’nin 24’üncüsü sona erdi. Zirvede tüm alanlarda varlık sergileyen yapay zeka gerçeğinin insan zekası ile birlikteliği, farklı açılardan ele alındı.

Uzman konuşmacıları ile şirketlere iham olmanın yanında onları cesaretlendiren, aynı zamanda güçlü ve sağlam iş birliklerinin oluşturulduğu bir platform olarak büyük ilgi gören Bilişim Zirvesi’nin bu yılki ana konuşmacısı Türkiye Zeka Vakfı Başkanı Emrehan Halıcı, “Zekaların Ortaklığı” başlıklı sunumunu gerçekleştirdi.

Dijital dönüşüm ve verimlilik konularında teknoloji liderlerinin beklentilerinin ele alındığı “Teknoloji Liderlerinin Beklediği Verimlilik” ana panelinde, Smart Enerji, Erciyes Holding ve BorusanCAT teknoloji liderleri, yapay zeka ve otomasyonun işletmelerde nasıl daha verimli sonuçlar getirdiğini ve insan zekası ve duygularının, yapay zeka ile nasıl birlikte çalışarak daha yüksek verimlilik sağlayabileceğini tartıştı, hayata geçirdikleri projeleri anlattı. Etkinliğin ikinci yarısında ise uzman konukların konuşmaları ve söyleşiler ile “Yapay Zeka ile İşleri Hızlandırma Programı” ve “Sürdürülebilir Dijitalleşme ve Güvenlik Programı” gerçekleştirildi.

BThaber Başkanı Murat Göçe’nin açılış konuşması ile başlayan, Bimser, Bulutistan, Robosme, Teletek ve Turkcell premium sponsorluklarıyla gerçekleşen Bilişim Zirvesi’24’te, T.C. Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı Bakan Yardımcısı Dr. Ömer Fatih Sayan’ın yanı sıra akademisyenler, alanının uzan isimleri ve Türkiye ekonomisinde büyük rol üstlenen markaların temsilcileri konuşmacı olarak yer aldı.

 2025 yılı Bilişim Zirvesi’nin teması ve tarihi açıklandı

Zirvenin açılış programı BThaber Başkanı Murat Göçe’nin konuşması ile başladı. 24 yıldır çok şey yaşandığını ama aralıksız Bilişim Zirvesi’ni gerçekleştirdiklerine vurgu yapan Göçe, gösterilen büyük ilgiye teşekkür ederek, 2025 yılında gerçekleşecek Bilişim Zirvesi’nin bambaşka bir konseptte yapılacağının müjdesini verdi.  Yapay zeka, siber güvenlik ve bulut çözümleri alanlarında 3 adımda Bilişim Zirvesi’25’in gerçekleşeceğini açıklayan Murat Göçe, 2025 yılının temasını Trilogy olarak açıkladı.”

Yapay zeka işimizi elimizden almayacak, tamamlayıcı bir rol oynayacak

BThaber Başkan Yardımcısı Neslihan Aksun konuşmasında Bilişim Zirvesi’24’ün tema görseli olan ‘Kalp İçerisinde Dişli Çark’ın, yapay zekanın insan zekasının duyguları ile birleştiğinde nasıl üst düzeye çıktığını gösterdiğini aktardı. Yapay zeka sadece kendi başına değil insan zekası ve düşünceleri ile uyum içerisinde çalıştığında gerçek anlamda verimli sonuçlar elde edebilir diyen Aksun, “Teknoloji insanları rutin işlerden kurtararak yeni bir fayda sağlayacak.

Asıl mesele, bu teknoloji nasıl kullanacağımız ve onu nasıl geliştirdiğimiz olacak. Teknoloji doğru kullanan ve insan duygularını ve düşüncelerini katan her zaman kazanan olacak. Bizler de verimliliği odağımıza alarak kazananlardan olacağız” dedi.

Dr. Ömer Fatih Sayan:Tüm dünya çapında “biz de varız” dememiz gerekiyor 

Zirvede; TUSAŞ’ta gerçekleştirilen menfur terör saldırısını şiddetle kınıyorum, dilimizin izin verdiği en ağır şekilde lanetliyorum diyerek söze başlayan T.C. Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı Bakan Yardımcısı Dr. Ömer Fatih Sayan, gündeme ilişkin görüşlerini aktardı: “Bu saldırılar bize gösteriyor ki ülkece biz güçlü olmak zorundayız. Ama şunu bilelim ki bu yapanların asla yanına kalmayacak. Bu hain terör saldırısının ülkemizin güçlü yürüyüşünü ve gücünü hedef aldığını görüyoruz. Eli kanlı hainlere asla boğun eğmeyeceğiz, bunun hesabını en ağır şekilde soracağız.”

Konuşmasına devam eden Sayan, “Bildiğiniz gibi dijitalleşme artık lüks değil. Adeta zorunluluk. Geldiğimiz noktada yapay zeka ve büyük veriyi konuşuyoruz. Her sektörde olduğu gibi bilişim sektöründe de yenilikler sürüyor.  Bu anlamda bilgi ve iş süreçleri hızlanıyor, karar alma mekanizmaları güçleniyor, verim artıyor. Artık iş dünyasında başarılı olmanın temel şartı doğru bilgiye sahip olmak ve onu doğru bir şekilde yönetmekten geçiyor. Yapay zekayı da sadece iş süreçlerinde değil, daha geniş bir anlamda, toplumsal sorunlarda da çözüm bulma noktasında büyük bir önem arz ettiğinin gözden kaçırılmaması gerekiyor. Bu bağlamda verimlilik için insan ve yapay zeka birlikteliği yapay zekanın hayatımıza entegrasyonu hepimiz için büyük önem kazanmış durumda” dedi.

Sayan konuşmasına şu şekilde devam etti: “Dijitalleşme sadece teknolojik bir dönüşüm değil. Aynı zamanda insanlı bir dönüşüm. Teknoloji ve insanı uyumlu bir şekilde bir araya getirmek geleceğin sürdürülebilir çözümlerinin en önemli konularından bir tanesi. Çünkü teknoloji ancak insanla anlam kazanabilir. Hiçbir yenilik insandan üstün kabul edilemez ancak doğru zamanda ve doğru yerde sağlanacak regülasyonlar aşılamayacak hiçbir yol yok. Yönünü kaybeden, yanlış amaçlarla kullanılan teknoloji, daha da büyüyerek geri gelen çığ gibi zamanla kontrol edilemez olabilir, bu yüzden her adımımızla bilinçli, sorumlu ve insanlığa hizmet etme odaklı olmalıyız. Çünkü geleceği şekillendiren sadece teknoloji değil onun arkasındaki niyet. Teknoloji geliştikçe, kullanım alanı yaygınlaştıkça, iş ekonomi ile toplumsal yaşamın daha da birbirinden etkilendiği, her şeyin internete bağlanabildiği, her an her yerde bağlantılı hayatların yaşandığı bir dünyada bu yadsınamaz. Biz Sayın Cumhurbaşkanımızın çizdiği vizyon çerçevesinde milli teknoloji hamlesinin bize sunduğu güç, ilham ve kararlılıkla çalışmaya devam ediyoruz. TUSAŞ’taki saldırı basit bir saldırı değildi, bizim yerli ve milli üretimimizin olduğu bir noktaya çok planlı bir saldırıydı. Biz de bu çalışmalarımızı ülkemizi en güçlü devletler ve yüksek refah seviyesindeki toplumlar arasında hak ettiği yere taşımak görevinde çalışmalarımıza devam ediyoruz.

Tüm dünya çapında “biz de varız” dememiz gerekiyor. Üretim sahasındaki bağımsızlığın yolu buradan geçmektedir. Yapay zekanın akıllanması, bilimsel zekanın kurumsallaşarak ilerlemesi gerekiyor. Yapay zekanın haberleşme tekniğinde hızlı ve çözüm odaklı kullanılabilir olması gerekiyor. Yapay zekaya duygusal zekayı kattığımız ölçüde çok daha başarılı olur.”

Yapay zekaya yapılan yatırım kadar, onun olası risklerini önlemek için de yatırım yapılmalı

Bilişim Zirvesi’24’ün ana konuşmacısı Türkiye Zeka Vakfı Başkanı Emrehan Halıcı, “Zekaların Ortaklığı” başlıklı sunumunda, insan zekasının ve yapay zekanın ortaklığının olağanüstü bir hızla geliştiğini belirtti. Halıcı konuşmasında, “İnsan zekası ve yapay zekanın ortaklığında ortaya çıkacak sonuç tek kelime ile verimlilik” vurgusunda bulundu. Konuşmasında yapay zekanın büyük veriden beslendiğine ve özel sektörün en büyük yatırımcı olduğuna dikkat çeken Halıcı, “Yapay zeka, diğer teknolojilerde hiç kıyaslanmayacak kadar büyük bir hızla ilerliyor. Yapay zeka sistemleri büyük verilerle çalıştığı için, büyük veri teknolojilerinin gelişmesi yapay zekanın gelişiminin hızına yine olumlu bir katkı sağlıyor. Stanford Üniversitesi’nin araştırmasına göre yapay zekaya yapılan yatırımda özel sektör, açık ara birinci durumda. Bu da bize şunu söylüyor; yapay zekanın geleceği, belki bir yandan da bizim geleceğimiz… Şu an üniversiteler, hükümetler değil, şirketler tarafından belirleniyor.” dedi.

 

‘Hızdan endişe duyuyoruz’ diyen Emrehan Halıcı, “Endişeliyim, çünkü, bu hızda insanlar bunu yeteri kadar algılayamıyor veya özümseyemiyor. Ancak tüm risklerine karşın yapay zeka çalışmaları artarak devam etmeli. Ama bunu geliştirmek için ayrılan kaynak kadar, onun olası risklerini önceleyen ve önlemler konusunda planlamalar yapan organizasyonlara, oluşturmalara, kurumlara da yatırım yapılmalı ve destek olunmalı” dedi.

 

Yapay zeka okur yazarlığı gelişmeli, kurumlar kendi yapay zeka modellerini üretmeli

İstanbul Teknik Üniversitesi Yapay Zeka ve Veriş Mühendisliği Öğretim Üyesi Prof. Dr. Şule Gündüz Öğüdücü “Siber Güvenlikte İnsanın Yapay Zeka ile Dansı” başlıklı konuşmasında, “Yapay zekayı bugün Bilişim Zirvesi’nde farklı açılardan ele alıyoruz. Ben, tedbirlerimizi alarak yapay zekayı kullanmamız gerektiğini ve yapay zekayı insanların faydası için kullanmaya nasıl odaklanabileceğimizi düşünmemiz gerekiyor görüşündeyim. Elbette sosyal, etik, güvenlik gibi sorumlulukları unutmadan” dedi.

 

Konuşmasında ‘Asıl soru, verimlilik artışını nasıl sağlayabiliriz?’ diyen Prof. Dr. Şule Gündüz Öğüdücü, “Ben bunu bütün ülkemiz için bir verimlilik artışı olarak değerlendiriyorum. Şunu da biliyoruz ki aslında bir yapay zeka, teknolojinin her türlü ihtiyacını karşılayabiliyor. Kurumların ayakta kalması için yapay zekayı nasıl kullanabilirim? sorusunu kendilerine sormaları gerekiyor. Ben insan kaynağını göz önünde bulundurarak, yapay zekâ okur yazarlığı gibi, o kurumların kendi yapay zekâ modellerini üretebilecekleri dijital platformları sağlayarak artık kurumların satırlarca kod yazarak ya da böyle bir ekibi içlerinde oluşturarak değil, sadece verileri yükleyerek kendi modellerini geliştirebilecekleri bir ortam yaratmaları gerektiğini düşünüyorum. Ancak bunların hem yurt içinde kendi imkanlarımızla geliştirilmemiz hem de daha öncedeki bu verilerin bir kısım kritik verilerin kendi içimizde kalması gerçekten önemli. Boyutundan bağımsız olarak her türlü kurumun yapay zeka modellerini etkin olarak kullanmaya başladığında, verimlilik artışıyla adil bir rekabet ortamı sağlayacağını, boyutlarından bağımsız olarak inovasyona dayalı değişiklik fırsatlarını değerlendirebileceklerini düşünüyorum. Yapay zeka okur yazarlığının gelecekte çok daha yaygınlaşacağını, heyecan dolu bir gelecek olacağını umuyorum, bekliyorum, diyorum” dedi.

Continue Reading
Tıkla Yorum Yap

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Cep Telefonu

Samsung teknolojileriyle gastronomi deneyimi Seoul Kitchen’da

Teknoloji devi Samsung, benzersiz bir gastronomi deneyimi yaşatıyor. Kore mutfağının özgün tatlarını modern bir bakış açısıyla sunan Seoul Kitchen, Samsung’un yenilikçi teknolojileriyle müşterilerine menü ve sipariş süreçlerinde uçtan uca dijital olarak hizmet veriyor. Restoranda, ikonik katlanabilir tasarımıyla öne çıkan Galaxy Z Fold7 cihazlar dijital menüye dönüşüyor, karaoke alanında ise eğlencenin keyfi Samsung’un 2025 OLED TV’lerle artıyor. 

 

Samsung yenilikçi teknolojileriyle gastronomi dünyasına da ilham veriyor. Kore kültürünü lezzet, müzik ve tasarım ekseninde sunarak İstanbullularla buluşturan Seoul Kitchen, Samsung teknolojileriyle misafirlerine çok yönlü bir lezzet deneyimi vadediyor. Türkiye’de tamamen dijital servis altyapısına sahip ilk restoran olan Seoul Kitchen, misafirlere teknolojiyle iç içe bir gastronomi deneyimi sunuyor. Ayrıca restoran içerisinde kurulan özel deneyim alanında da misafirler Samsung’un en yeni teknoloji ürünlerini deneyimleyebiliyor.

 

Siparişler, katlanabilir formuyla öne çıkan Galaxy Z Fold7 ile veriliyor

Restoranın menü ve sipariş süreçleri tamamen dijital olarak yürütülüyor; misafirler tüm süreçleri Samsung teknolojisiyle donatılmış inovatif ekranlarla yönetiyor. Dijital menüler Samsung’un yapay zekâ destekli yeni amiral gemisi Galaxy Z Fold7 cihazlarla destekleniyor. Ultra akıllı telefonlardaki üstün performansı ve deneyimi sunan Galaxy Z Fold serisi, açıldığında ortaya çıkan daha büyük ve daha sürükleyici ekranıyla yeni bir verimlilik ve üretkenlik seviyesi sunuyor. Seri, katlanabilir forma göre optimize edilmiş akıllı ve çok boyutlu yapay zekâ araçlarıyla da akıcı ve sürükleyici bir deneyim vadediyor.

 

Swallet kullanıcılarına ücretsiz tatlı ikramı

Samsung’un kullanıcılarına yeni nesil cüzdan deneyimi sunun Swallet uygulması da Seoul Kitchen’da sunulan teknolojik restoran deneyiminin bir parçası. Samsung Swallet cüzdanını indirip, kayıt olan müşteriler ücretsiz Çilekli Bing Su tatlısının keyfini çıkartabiliyor.

 

Samsung OLED TV serisi ile çok boyutlu bir eğlence deneyimi

Mekânda yer alan ve misafirleri Seul’ün enerjik gece hayatına davet eden karaoke alanı, Samsung’un yeni amiral gemisi 2025 OLED TV serisinin amiral gemisi S95F’in de bulunduğu Samsung TV’ler ile destekleniyor. Yeni OLED serisi Samsung’un OLED ekran teknolojisiyle yüksek kontrast değerleri sağlıyor. Quantum Dot destekli OLED paneller, renk parlaklığını artırarak içeriklerde fark yaratıyor. %100 renk hacmi desteği ile geniş renk yelpazesi sunan OLED TV serisi, yapay zekâ özellikleriyle de eğlenceyi kişiselleştiriyor. Yapay zekâ görüntü yükseltme özelliği, düşük çözünürlüklü içerikleri optimize ederken, sahneye göre parlaklık ve kontrast ayarlarını anlık olarak düzenliyor. İnce ve yalın tasarımıyla Samsung TV’ler Seoul Kitchen misafirlerine üstün ses ve görüntü performansıyla çok boyutlu bir eğlence deneyimi sunuyor.

Continue Reading

Teknoloji

Azerion ve Huawei yapay zekâ uygulamalarında güçlerini birleştirdi

Azerion, Türkiye’nin yapay zekâ ekosistemini güçlendirmeyi ve bölgesel etki alanını genişletilmeyi hedefleyen bir etkinlik düzenledi. Etkinlikte Huawei ile Azerion arasındaki stratejik iş birliğinin artan önemi vurgulandı.

Avrupa’nın önde gelen dijital reklam ve eğlence medya platformlarından biri olan Azerion, teknoloji devi Huawei ile birlikte İstanbul’da “Yapay Zekânın Bugünle Buluşup Geleceği Şekillendirdiği Nokta” başlıklı etkinliği gerçekleştirdi. Gerçek dünyadaki yapay zekâ uygulamalarını hızlandırmak için güçlerini birleştiren Azerion ve Huawei, yapay zekânın günümüz iş dünyasını nasıl dönüştürdüğünü ve farklı sektörlerdeki uygulama alanlarını ele aldı.

Sektör liderlerini, iş ortaklarını ve teknoloji uzmanlarını bir araya getiren etkinlik, yapay zekânın modern iş dünyasındaki dönüştürücü gücünü ve geleceğe yönelik sunduğu fırsatları ön plana çıkardı.  Etkinlik aynı zamanda Azerion ve Huawei arasındaki stratejik iş birliğinin giderek güçlendiğini de bir kez daha gösterdi.

16 ülkede faaliyet gösteren Azerion, Türkiye’nin yapay zekâ ekosistemini desteklemek ve bölgesel erişimini genişletmek amacıyla düzenlenen etkinlikte, veri odaklı reklam teknolojilerini ve içerik platformlarını tanıttı.

Yapay zekâ artık bir iş zorunluluğu

Yoğun ilgi gören ekinlikte, geliştirme sürelerini kısaltan ve yapay zekâ projelerinin daha hızlı devreye alınmasını sağlayan son teknolojik gelişmeler paylaşıldı.

Azerion Türkiye Ülke Müdürü Pelin Akın, konuşmasında şunları söyledi; “Verinin gücünü yaratıcılıkla birleştirerek hem markalar hem de kullanıcılar için daha akıllı ve etkili deneyimler tasarlıyoruz. Yapay zekânın artık bir iş zorunluluğu haline geldiğini kabul etmeli ve buna göre hareket etmeliyiz. Yapay zekâ artık “geleceğin konsepti” değil, her ölçekteki kurum için operasyonel bir gereklilik haline geldi. Bu nedenle yapay zekâ projelerinin uygulanma süreçlerini hızlandırmak büyük önem taşıyor. Azerion olarak, değer yaratma sürecini kısaltan modüler mimarileri ve bulut tabanlı sistemleri geliştirmeye, yerel pazara uygun çözümlere öncelik vererek pazardaki konumumuzu güçlendirmeye devam edeceğiz.”

Continue Reading

Teknoloji

Siber Güvenlikte Yeni Odak Noktası: Baskı Altyapılarının Güçlenmesi

Canon Avrupa EMEA Ürün, Bilgi Güvenliği ve Küresel Olay Müdahale Kıdemli Direktörü Quentyn Taylor, baskı altyapısının siber güvenlikteki kritik rolünü ele alıyor; yazıcıların işletmeler için potansiyel bir zayıf halka haline gelmemesi adına yapay zekâ destekli, katmanlı ve entegre güvenlik çözümlerinin önemini vurguluyor.

İşletmelerin dijital çevresi, çalışma biçimleri ve davranışlarıyla uyum içinde genişlemeye ve sürekli gelişmeye devam ediyor. Çalışanlar artık iş sistemlerine her zamankinden daha esnek biçimlerde erişiyor; bu da verilerin geleneksel güvenlik sınırlarının ötesine geçip farklı kişisel cihazlara yayıldıkça görünürlüğünü kritik bir konu hâline getiriyor. Sonuç olarak, veriler artık her zamankinden daha fazla risk altında bulunuyor.

Bu dinamik ortam, bir işletmenin altyapısındaki her noktada güvenliğin güçlendirilmesi gerektiğini gösteriyor. Bir tehdit gibi görünmeyen baskı altyapısı ise, bu resimde çoğu zaman göz ardı ediliyor. Oysa geçtiğimiz yıl işletmelerin yüzde 56’sı, yazıcılar üzerinden en az bir veri kaybı yaşadığını bildirdi.

Siber güvenlik her geçen gün daha sofistike hâle gelirken, saldırganların tüm sisteme erişmesi için hâlâ tek bir zayıf halka yeterli oluyor. İşte bu nedenle, baskının bu zincirde zayıf halka olmamasını sağlamak için işletmelerin donanım ve yazılımı sezgisel biçimde bir arada çalıştıran çözümlere öncelik vermesi gerekiyor. Ancak bu sayede kuruluşlar, BT güvenlik ekiplerine ihtiyaç duydukları anda gelişmiş görünürlük, kontrol ve en önemlisi iç huzuru sağlayabiliyor.

Saldırganlara açık bir kapı

Yazıcılar, bir işletmedeki bilgi akışının merkezinde yer alıyor ve bu konumlarıyla kötü niyetli kişiler için potansiyel giriş noktaları oluşturuyor. Baskı altyapısını güvence altına almamak, işletmenin arka kapısını açık bırakmakla eşdeğer bir güvenlik zafiyeti yaratıyor.

Üstelik günümüzde giderek daha fazla sayıda yazıcı internete bağlanabiliyor. Buna rağmen araştırmalar, işletmelerin yüzde 28’inin uzaktan baskı ortamını güvence altına almayı hâlâ en büyük güvenlik zorluğu olarak gördüğünü ortaya koyuyor. BT karar vericilerinin yalnızca yüzde 37’si sıfır güven mimarisini uyguladığını bildiriyor. Bu da baskı altyapısının güvenliği konusunda yapılması gereken çok şey olduğunu gösteriyor.

Yazıcılar, aynı zamanda fiziksel ve dijital dünyanın tam ortasında yer almasıyla da benzersiz bir konuma sahip. Bilgiler bir ortamdan diğerine geçtiğinde olası müdahale noktaları artıyor; dolayısıyla güvenlik riskleri de büyüyor. Bu nedenle yazıcıların, sistem erişimini koruyan ve bütünsel bilgi güvenliğini sağlayan güçlü bir savunma hattı gibi davranarak veriler için bir kale işlevi görmesi gerekiyor.

Çevreyi gözlem altında tutma 

Çevre güvenliği ise kuruluşların karşı karşıya olduğu en büyük zorluklardan biri olmaya devam ediyor. Verilerin sistemler arasında nasıl hareket ettiğini etkili biçimde izleyemeyen işletmeler, doğru güvenlik önlemlerini uygulamakta ve kaynak kullanımını optimize etmekte zorlanıyor. Görünürlük sağlanmadığı sürece güvenlik stratejileri eksik kalıyor.

İzlenmesi gereken uç noktaların artması ve verilerin ağlar ile cihazlar arasında daha kolay hareket etmesi, güvenlik görünürlüğünü azaltıyor ve daha proaktif önlemler gerektiriyor. AB’nin Siber Dayanıklılık Yasası (Cyber Resilience Act) gibi yeni düzenlemeler, işletmelerin raporlama yükümlülüklerini artırdıkça güvenlik ekiplerinin hedeflerini de sürekli değiştiriyor. Sonuç olarak, kurumlar giderek daha fazla zamanı görünürlük sorunlarını çözmeye ayırıyor.

Bu noktada yapay zekâ, güvenlik yönetiminde yeni bir dönemi başlatıyor. BT ekiplerinin her noktayı manuel olarak izlemesi yerine yapay zekâ ve makine öğrenimi, yazıcının bağlı olduğu ağı sürekli değerlendiriyor ve baskı altyapısı genelinde en uygun ayarları yapılandırıyor. Bu yaklaşım, sistem izlemeyi sadeleştiriyor; güvenlik zafiyetlerinin hızla tespit edilmesini ve giderilmesini kolaylaştırıyor. Aynı zamanda sistemlerin geleceğe uyumlu ve genişlemeye hazır kalmasını güvence altına alıyor.

Yeni ve gelişen tehditlerin arttığı bu ortamda güvenlik ekipleri, baskı altyapısının engel değil destek unsuru hâline gelmesini istiyor. Yapay zekâ, proaktif ve güçlü bir çevre güvenliği sağlayarak bu süreci kolaylaştırıyor; ekiplerin odağını tehditleri öngörmeye ve riskleri önlemeye yönlendiriyor.

Katmanlı bir savunma benimseme

Dayanıklı bir güvenlik stratejisi, katmanlı bir yapıyı gerektiriyor. Sistemi bir bütün olarak ele alıp donanım ve yazılımın işletme genelinde nasıl uyumla çalıştığı değerlendirildiğinde çok katmanlı bir savunma mekanizması kurulabiliyor.

Örneğin baskı ortamında kartlı erişim doğrulaması, verilerin yalnızca doğru kişiler tarafından görülmesini sağlamada temel bir unsur olarak öne çıkıyor. Ancak bu tek başına yeterli olmuyor. Potansiyel riskleri başarıyla tanımlamak için sistem oturum açma etkinlikleriyle verilerin çapraz kontrol edilmesi gerekiyor. Bu sayede çalışanın belirtilen zamanda gerçekten o konumdaki yazıcıyı kullandığı teyit ediliyor.

Konum verilerinin bu doğrulamada kullanılması, çok faktörlü kimlik doğrulamasını (MFA) daha akıllı hâle getiriyor ve ele geçirilmiş kimlik bilgilerine karşı ek bir koruma katmanı oluşturuyor. Böylece kullanıcılar için kolaylık sağlayan yazıcı kimlik doğrulama araçları, işletmenin genel çevre güvenliğini güçlendiren daha geniş bir güvenlik önlemine dönüşüyor.

Akıllı biçimde daha geniş işletme verilerini kullanan entegre bir baskı güvenliği yapısı, yalnızca yetkili kişilerin hassas bilgilere erişmesini sağlayarak kurumun genel güvenliğini daha da güçlendiriyor.

Güvenliğini baskıyla güçlendirme

Sonuç olarak baskı, siber güvenlik zincirinin kritik bir halkasını oluşturuyor; dijital ve fiziksel dünyanın tam kesişim noktasında yer alıyor. Uç noktaların çoğaldığı ve tehditlerin sürekli evrildiği günümüzde işletmeler, kör noktalara yer bırakmıyor.

Baskı güvenliğini göz ardı etmek, siber suçlulara sistemdeki en zayıf halkayı sunmak anlamına geliyor. Bu nedenle işletmeler, baskıyı çevre stratejilerinin temel bir unsuru haline getirerek saldırganların uzun süredir kullandığı bu açık kapıyı kapatıyor. Çünkü baskı güvenliğini güçlendirmek, aslında işletme güvenliğini güçlendiriyor.

Continue Reading

Trending

Copyright © 2017 Zox News Theme. Theme by MVP Themes, powered by WordPress.